Çoğu zaman birçok yerde karşımıza
çıkan sosyal bir olgu var: Uyumluluk. Hemen her gün insanlardan sıklıkla
“uyumlu veya uyumsuz” olarak söz ederiz.
Uyumluluk: Uyumlu olma
durumu, uyarlılıktır. Canlıların bulunduğu ortama, duruma, şartlara uygun
hareket etmesi ve genel olarak da bulunduğu toplum tarafından kabul görmesidir.
Yani, çıkar için bir kişiye uyum gösteren değil, inanmadığı hâlde inanıyormuş
gibi davranan kişi değil, gerçek anlamda inandığını söyleyen ve toplumun geneli
tarafından kabul gören kişidir uyumlu insan.
Sesi soluğu çıkmayan her
insan uyumlu mudur?
Sessiz kalmak bazı durumlar
için tercih olabilir; ancak insan, salt uyumlu görünmek için bir çaba
gösteriyorsa ve bunu çıkarları için yapıyorsa başka bir algıya da neden
olacağını hatırlamalıdır. Sadece bir kişi veya grubun yanında görünme çabasına
uyumlu olmak değil, “şirin görünmek” ya da “yalakalık yapmak” denir.
Dürbüne ne tarafından
bakarsanız dünyayı öyle görürsünüz. Yani baktığınız tarafa göre nesneler ya
olduklarından büyük ya da küçüktür ve insan kendini ikna edecek, vicdanını serinletecek
birçok neden bulabilir.
Bu arada uyumlu davranış
göstermek iyi bir şeydir; ancak maalesef günümüzde kaba tabir yalakalıkla “uyumluluk”
birbirine karıştırılıyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırıya kaçınca,
en önemlisi haddi aşınca gösterilen davranışın anlamı da değişiyor. Ne yazık!
Oysa yalakalığın anlamı dalkavukluktur.
Bu da dalkavukça davranış, kemik yalayıcılık, çanak yalayıcılık, yağcılık,
yalakalık, yalpaklık, yaltakçılık, yaltaklanma, yaltaklık, tabasbus, huluskârlık
şeklinde Türk Dil Kurumunca ifade
edilmektedir.
Teşbihte hata olmazmış… Evet,
argo bir sözcük ve tanımı da oldukça mide bulandırıcı ama tanımları birbirine
karıştırmamak ve doğru kullanmak için arada sırada sözlüğe bakmak ve anlamlarını
defalarca okumak gerekir.
Herhangi bir konuda fikrini
söylemeyen, hayır demeyen, itirazsız ve koşulsuz kabul eden kişi “uyumlu”
olarak algılanıyorsa bu ilişkinin geleceğinden endişe etmek gerekir.
Hangi kurum, kuruluş,
topluluk ve toplum olursa olsun, düşünen, düşündüğünü nezaketle ifade eden
insanlara sahip çıkmalıdır. Böylece süreçleri değerlendirilmiş ve farklı bakış
açılarıyla sorgulanmış konular daha kalıcı başarıları da beraberinde
getirecektir. Kişisellikten ve önyargılardan uzak alınan kararlar, daha anlamlı
ve değerlidir. Popülist yaklaşımlar ve günü kurtarma telaşı ile
gerçekleştirilen uygulamalar, her zaman gelecek için yeni sıkıntıların da
habercisi olmuştur. Plan yapmayan, yapamayan veya yaptığı plana bağlı kalmayan
insanların hayatlarındaki başarıları sürdürülebilirliği de tartışılır.
Özellikle kurum, kuruluş ve
devlet yönetiminde görev almış insanların kişisel yaklaşımlarda bulunma lüksü
yoktur. Olmamalıdır! Bunun yerine çoğulcu ve farklı düşüncelere açık olan bakış
açılarına ihtiyaç vardır. Kucaklayıcı ve bilimselliğe yakın düşünce yapısı
kişisel olmayabilir ama toplumsal anlamda çok fazla yarar sağlayacaktır.
Egolarına yenik düşmeyen ve kendinden emin olan yöneticiler ekiplerinde
kendilerine hayır diyebilen, farklı görüşte insanlara mutlaka yer vermelidir.
Farklı görüş demek; açıklama yapmak, bir şekilde tartışmaya girmek, akıl
yoluyla ikna etmek gibi birçok detayı içinde barındırır. Kendine güveni tam
olmayan, alan bilgisi yetersiz olan veya bulunduğu konumun her şeyi ona
yaptırabileceği gibi zayıf bir düşünceye sahip olan bir yönetici, bir anlamda
“meşakkatli” olan bu yolu tercih etmez. Ancak başarı hedefleniyorsa, konuların
derinlemesine incelenmesi ve farklı açılardan görülebilmesi için mutlaka aykırı
düşüncelere de ihtiyaç vardır. Yöneticisi gibi düşünen insanların oluşturduğu
bir ekipten hep aynı düşünce ve aynı sonuçlar çıkacaktır.
Burada en büyük görev
yöneticiye düşmektedir. Hakkını vererek yapacaksanız yönetici olmak zordur. Zorluğu,
insanın omuzlarına yüklenen sorumluluklar ve yarattığı baskıdır. Her insan bu
baskıya direnemez…
Ayrıca, iş sorumlulukla da
sınırlı değildir, yetki ve yetki kullanımı için yöneticinin açık fikirli, hoşgörülü
ve bilge olması da gerekir.
Sorumlulukları yerine
getirme adına yetkinin tek taraflı, soru işaretleri ile dolu veya kötü
kullanımı; bireysel başarısızlığın yanında, etkileyeceği alan ve topluluğa göre
ağır sonuçlar doğuracaktır.
Günlük rahatlık ve kişisel
tatmin yerine sadece işte başarılı olma hedefleniyorsa farklı görüşlere değer
verilmelidir. Başarılı yönetici, egosunun sesine değil çalışanının sesine kulak
verendir.
19 Eylül 2014 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder