Geçenlerde üniversite son
sınıfta okuyan kızım, yazdığım yazılarla ilgili, “yazılarında eleştirel bir dil
kullanıyorsun ya da olumsuzlukları yazıyorsun” diyerek, o da bana bir eleştiri
getirdi. Ona bir yanıt vermedim ancak konuyu derinlemesine düşündüm. Bu yazı
aynı zamanda sevgili kızıma bir yanıt olsun istedim.
Öğretmenlik ve yöneticilikle
ilgili deneyimlerimde, önleyici faaliyetlerin, düzeltici faaliyetlerden çok
daha değerli olduğunu öğrendim. Yani elimde taşıdığım cam vazoyu kırdıktan
sonra nasıl yapıştıracağımı düşünmek yerine, sürekli olarak kırmadan nasıl
taşırım diye düşünmüşümdür. Bunu sadece eğitimciliğin yüklediği sorumluluktan
değil, aynı zamanda insan olmanın verdiği sorumlulukla yaptım.
“Eyvah”, tembelin silahıdır.”
derdi, rahmetli babam.
Sürekli anı yaşayan, bir
sonrasını düşünmeyen, planlama ve zaman yönetimi konusunda özensiz ve keyfine
düşkün insanların hata yapma olasılıkları da artar. Sonuçlar, sadece sizi
etkiliyorsa, bardağın da sadece dolu tarafını görebilir, yaşayacağınız olumsuz
sürprizleri de göğüslersiniz olur biter. Ancak kararlarınızın ve eylemlerinizin
sonuçları diğer insanları da ilgilendiriyorsa daha dikkatli ve düşünceli olmak
zorundasınız. Medeni olmak böyle bir şey işte… Ben medeniyim demekle medeni
olunmuyor, makam ve mevkinin getirdiği görevler de “yaptım” demekle yapılmış
olmuyor.
Hâl böyle olunca ve işler
yolunda gitmiyorsa nelerin yolunda gitmediğini veya gitmeyeceğini paylaşmak
gerekir diye düşünüyorum.
Türklerin sevdiği bir deyim
vardır ve her iş sektöründe de çok yaygın olarak kullanılır: Taşın altına elini
sokmak!
Çok önemli bir sözdür ve
hangi makamdan olursa olsun bazıları için gerçek anlamda bir taşın altına el
sokulacakmış algısından olsa gerek -mış gibi yaparak, sorumluluklardan kaçılır.
Sorunlar görmezden gelinerek kendiliğinden çözülmesi beklenebilir ya da sizin
yerinize sorunları dile getirecek bir sürü insan bulunabilir. Üstelik kim sorunları
konuşmak ister ki?
Bu yöntem özellikle hiyerarşik
yönetim şekli olan iş yerlerinde ve kurumlarda astların üstlerine onların da
kendi üstlerine hep duymak istediklerinin söylendiği bir yöntemdir. Böylece
şirin görünen, sorun iletmeyen biri olunur. Temel ilke; olabildiğince sorumluluk
üstlenmeden ve yetki kullanmadan risk almamaktır. Futbol ve basketbolda bu
hareketin tam olarak karşılığı ise “topa girmemektir”. Böylece sorun çıktığında
siz ortalarda olmazsınız.
Bu sıkça görülen bir yönetici
profilidir. Yaratıcı olmayan, liderlik özellikleri zayıf ve koltuk derdine
düşmüş bir yönetici, eski tabirle “idareci”. Ancak sorumluluk sahibi insanlar,
sorunları ortaya çıkmadan görmeye çalışan, anı kurtarmak yerine yarını düşünen,
vizyon sahibi, popülist yaklaşımlarda bulunmayan, cesur, gerçekçi ve samimidir.
Durum böyle olunca insan
gördüğü olumsuzlukları nasıl görmezden gelir ve deneyimlerini paylaşmaz ki?.. Sorumluk
sahibi bir kişi, aile, topluluk, şirket veya toplum için yararlı olan
çalışmalar yapmalı, sorunları görünce de paylaşarak çözümler aramalıdır. Bunun için
deneyimlerini samimi olarak ifade etmeli, önleyici faaliyetlere özen göstermelidir.
Madene insanları göndermeden
önce yaşam odalarının yapılması, işçiler için her türlü güvenlik önleminin
alınması, tatlı su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi, bunun için sanayi
atıklarının kontrollü olarak yok edilmesi, endemik bitkiler ve hayvanlarımız
başta olmak üzere tüm doğaya sahip çıkılması, temiz enerji kaynaklarının
kullanılması, israfın önlenmesi çıkacak yaşamsal sorunları ortadan
kaldıracaktır. Hepsinden önemlisi de bunun için eğitim sisteminin bu anlamda
düzenlenmesi ve biyoloji öğretmenleri bana kızmasınlar ama “endoplazmik
retikulumu” öğretmeden önce yaşamsal değer taşıyan buna benzer tüm konuların,
okullardan başlanmak üzere ele, göze ve akla hitap edecek şekilde işlenmesi
önemlidir.
Yarın oluşacak hataları ve
yanlışları görmezden gelmek, insanın kendi çocuklarına, torunlarına, geleceğine
de ihanet etmesidir.
Kralı seviyorsanız ve çıplak
olduğunu görüyorsanız bunu söylersiniz. Eğer sevmiyorsanız risk almaz, karışmaz
ve görmezden gelirsiniz.
Sonuç; görmezden geldiğin
için belki sen güvende olacaksın ama kral çıplak kalacak ve ülke trajik bir
sona sürüklenecektir.
Bana gösterilenleri değil,
onların arkasındakileri görmeye, yanlış bulduğum şeyleri paylaşmaya ve
doğruları alkışlamaya devam edeceğim. Umarım insanlık, alkışlanacak daha çok
işlere imza atabilir.
2 Aralık 2014 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder