Soru rahatsız edici geldi ve
evet diyemediniz değil mi? Aman efendim bağımlılık ne demek? Evlerden ırak! “Yo
hayır, ben bağımlı değilim, sadece alışkanlıklarım var.” daha hoş bir yanıt
olsa gerek. Diğeri biraz sert kaçmıştı.
O hâlde alışkanlıklar ve
bağımlılık arasındaki ince çizgiyi görmeye çalışalım.
Başlangıç olarak tanımlara
bir göz atalım… Alışkanlık; bir şeye alışmış olma, bağımlılık; bir şeye bağımlı
olma durumudur. Bunlar, Türk Dil Kurumunun tanımlarıydı ama sanırım sizi de “kesmedi”.
Biraz daha derin anlam
arıyoruz, o zaman felsefe sözlüğüne danışalım.
Alışkanlık, genel olarak
tekrar yoluyla kazanılan, çok az bir düşünceyle ya da üzerinde hiç düşünmeden
gerçekleştirilip ifade edilen davranış veya eğilimler.
Bağımlılık, iki şey
arasında, birinin diğerine kavramsal yönden veya varlık bakımından tabi olması
veya bağlı bulunmasıyla belirlenen ilişki türü, diye tanımlanmaktadır.
Bu da çok mu derin oldu? Olsun,
fazlasıyla derin ve ciddiye alınması gereken bir konu zaten.
Halk arasında, alışkanlıklar
sözcüğü kullanılırken sanki bir hafife alma durumu var. Bağımlılık ise çok daha
ciddi ve hayati durumlar anlatılırken kullanılır ve ilk akla gelen de
uyuşturucu madde bağımlılığı olur.
İnsan, tercih yapma ve özgür
olma düşüncesinden uzaklaşmak ve iradesiz olmaktan hoşlanmaz. Bu nedenle de
kontrolünü yitirdiği gerçeği ile yüzleşerek, bağımlı olma durumunu da kolay
kolay kabul edemez. Yani alışkanlık, bağımlılığa göre daha kabul edilebilir
görülmektedir.
Gerçekten öyle midir?
Sabahları kahvaltı yapma
“alışkanlığım” yok.
Yatmadan önce mutlaka su
içme “alışkanlığım” var.
Kitap okuma “alışkanlığı”
her yaşta kazanılabilir.
Örnekleri çoğaltmak elbette
mümkün. Örneğin; sigara “alışkanlığım” var denir ama sigara “bağımlısıyım”
denmez.
İnsan, iradesine hâkim
olacağını düşündüğü için hemen hemen her şeyi alışkanlığı olarak görür ama olumlu
bile olsa bazı alışkanlıklarına bağımlı olabileceği gerçeğini aklına bile
getirmez. Bağımlılık zayıf bir irade sonucu oluşur diye düşünüldüğü için kimse
kendine bu durumu yakıştırmaz. Oysa istersek alışkanlıklarımızı değiştirebilir,
bağımlılıklarımızdan kurtulabiliriz. Sanırım burada ön koşul kabul etmektir.
Hiçbir zorlama olmadan değişmeyi istemek, değişeceğine inanmak ve kendini
motive etmek…
Çoğu zaman hayatımızı altüst
eden, beden ve ruh sağlığımızı yitirmemize neden olan bağımlılıklarımızın neler
olduğuna biraz daha yakından bakalım. Fastfood beslenme, kötü bir alışkanlık
olarak adlandırılabilir ama sürekli bu şekilde beslenen biri artık bağımlı hâle
gelmiş demektir. Cep telefonu, televizyon, bilgisayarın esiri hâline
gelindiğinde de artık bağımlı olunmuştur. Bu noktaya ulaşan ileri derece
alışkanlıklardan kurtulmak için çok daha fazla çaba gösterilmesi ve belki de
destek alınması gerekir.
İnsan her yaşta farklı
alışkanlıklar edinebilir hatta her yaşta aşırıya kaçıp bağımlı hâle de
gelebilir ama en fazla risk altında olanlar çocuklar ve gençlerdir. Arkadaşlık
duyguları, merakları, melankolik havaları ve bir gruba ait olma istekleri
kullanılarak, öncelikle sigara, alkol, uyuşturucu madde bağımlılığı ve keyif
verdiği söylenen haplarla ölümcül bir sürecin içine çekilirler. Bu anlamda
alışkanlıklar ve bağımlılığın insan hayatı üzerindeki etkilerinin öğrenilmesi
ve özellikle çocukların ve gençlerin bilinçlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla
henüz deneme aşamasında bilgi sahibi olmak, denememek, denediyse alışmamak ve
bağımlı hâle gelmemek hayati önem taşır.
Bana bir şey olmaz, benim
çocuğum yapmaz, bağımlı olamaz gibi yaklaşımların sadece birer temenni olduğunu
unutmamak gerekir.
Yaşam denge üzerine
kuruludur. Bu dengeyi bozacak özellikle kötü alışkanlıklardan, kötülüklerden ve
aşırılıklardan uzak durmak gerekir.
Her türlü bağımlılığa HAYIR!
27 Kasım 2014 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder