Hatırlıyorum da küçükken çok
ağlamıştım ve beni ağlatan ilk tokadın
bir doktordan geldiğini söylediklerinde çok şaşırmıştım. Yaşamam için buna
ihtiyacım varmış... Demek ki insanın yaşayabilmesi
için arada bir tokat şart! Gerçi,
ilk söylediklerinde de anlamamıştım, şimdi de anlamıyorum ama hayatımı
sürdürmem için ne annem ne de babam bana hiç tokat atmadı, bunu biliyorum.
Her ne kadar annem
onaylamasa da şu doktoru hiç unutmadım ve belki bir gün ben de bir fırsat
bulurum diye bekliyorum.
Annem
benim için başkaydı. Dün gibi hatırlıyorum da yüzünü buruşturmadan altımı temizleyen bir tek oydu.
Bana en yakın her zaman annem
olmuştur ve onun kokusu hep bir başkadır. Beni koşulsuz sevmiş ve bana hep iyi
davranmıştır. En çok neyi özlüyorum diye düşünüyorum da sanırım annemin sütünü
çok sevmiştim. Ne yazık ki bu uzun sürmedi nedendir bilmiyorum ama annem işe
gitmeye başlayınca hazır mamayla tanıştırılmıştım. Ben bu tanışmadan çok memnun
olmamıştım ama mama aldığımız dükkân sahibinin çok mutlu olduğunu düşünüyorum.
Sanırım annemin iş hayatı stresli olduğundan bizim süt
işi yatmıştı! Güler yüzlü annemi bu hâle sokan kimdi çok merak etmiş ve karar
vermiştim, demek ki iş hayatı, “stresli ve zararlı”ydı. Bunu iyi anlamıştım ama
küçükken izin verilen hatta ısrar edilen birçok şeyi daha sonra yapmama izin
verilmemişti, işte bunu hiç anlayamadım.
Bizimkiler beni her zaman
çok sevmiş, bir dediğim iki edilmemiştir. Ne var ki okula başlamadan önce bana
alınan oyuncak sayısı okula başladıktan sonra giderek azalmıştı. Oyun mu zararlıydı yoksa oyuncak mı bunu da hiç anlamadım ama
bir yerde okumuştum en iyi öğrenme,
oyunla oluyormuş. Bu doğru mu bilmiyorum, ya eğitimle ilgilenenler ya da
okuduğum yazıyı kaleme alan bunu bilmiyor olmalı bu kesin.
Okumayı her zaman sevmiş ve
yanımda hep okuduğum bir kitap olmuştur. Ancak bazı kitapların uygun olmadığını söylediklerinde bunu da hiç anlayamamışımdır.
Kitapların uygun ya da uygunsuzu olduğunu duyduğumda da çok şaşırmıştım.
Büyüdükçe her şeyi daha iyi
anlarım diye beklerken tam tersi anladıklarımı da karıştırır hâle geldim.
Küçükken yapmama izin verilenler büyüdükçe yasaklanmaya başlamıştı. Demek ki
büyümek, yasaklanmak demekti, bunu sevmemiştim. Ben büyümek istemiyorum desem de bu da olmadı!
Okula başladıktan sonra
yıllar geçtikçe ne yaptıysam bizimkilere yaranamadım.
Sınavlardan doksan aldığımda neden yüz olmadı dediler ve hemen yüz alanları
sordular. Anne ve babamın arkadaşlarımın başarısıyla neden bu kadar yakından
ilgilendiğini de anlayamamışımdır.
Hayvan doktoru olmak
istediğimde burunlarını büktüler, ressam
olayım dedim gülümsediler… Şimdi ise
sınav sonuçlarına bakarak kariyerimi belirleyeceklerini söylüyorlar, umarım
karar vermeden önce bana da ne
yapmaktan “mutlu olacağımı” sorarlar!
2 Mart 2015 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder