Hayır demeyi bilmediğimiz
gibi diyenlere de anlayışımız yok. Genlerimize işlemiş sanki, “kabulümüz”
müthiş. Kapımız ve soframız hep açık. Yediden yetmişe ağırlamayı pek seviyor,
yemeyeni zorla yediriyor, içmeyeni zorla içiriyoruz.
O kadar ki, rahmetli babam,
arkadaşları ile sohbet esnasında, sağlıkla ilgili sıkıntılarını dile getirene,
cebinde taşıdığı değişik birkaç haptan gözüne kestirdiğini ikram ederdi. İster
inanın ister inanmayın ama ilacı alıp içenler de olurdu.
Babam çok muhterem bir
insandı ve herkes tarafından çok sevilirdi. “Servetim, arkadaşlarım ve
dostlarımdır.” derdi. Gerçi bu ilaç ikramı ile bilmeden de olsa “servetini” hep
riske atmıştı ama Allah’tan kimseye bir şey olmadı.
Kime kızmalı bilmem ki,
ilacı şeker niyetine ikram eden babama mı, yoksa reddetmeyip alana mı?
Millet olarak çoğu zaman
nereye kadar gideceğimizi, ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve nerede duracağımızı
bilemiyoruz.
Trafikte canavar olup, komşumuza
bile selam vermiyor, yüksek sesle sohbet ederek, olur olmadık yerde de telefonla
konuşuyoruz. Sabah evden çıkarken nezaketimizi evde bırakıyor gibi bir hâlimiz
var ama tekliflere hayır diyemiyoruz.
Bu algı, dünyanın her
tarafında aynı olmadığı gibi çoğu medeni ülkede kişisel tercihlere saygı
duyulur ve elbette saygı da beklenir. Bu ülkelerde çoğu zaman nazik bir teklifi
de anlamsız bir ısrarı da görmek pek mümkün değildir. Onlar, bizim ısrarımızı
anlayamadığı gibi biz de onların bu yaklaşımını son derece soğuk ve yetersiz
bulduk. Oysa hayır diyebilmek de bir kültür meselesiydi ama bunu bir türlü
anlayamadık.
Akdeniz sıcaklığı ile
Anadolu insanının o misafirperverliği birleşince ortaya muazzam bir kültür
çıkmıştır. Buna kimsenin itirazı olmadığı gibi bununla övünmemizde de bir sakınca
görmüyorum. Ancak “Almazsan ya da vermezsen darılırım.” neyin nesidir, işte
bunu hiç anlamıyorum.
Ayrıca sık sık kullandığı
bir atasözünün tersini yapan başka bir
millet de yoktur. Her ne kadar “Teklif var, ısrar yok.” desek de teklif de ederiz,
ısrar da…
Sanırım ısrarımızın sonuna
eklediğimiz “Ölümü öp!” diye bir deyim de yine başka bir kültürde yoktur.
Aslına bakacak olursanız ne
aşırı ısrara gerek vardır ne de “ölü öpmeye”. Medeni olmak için çok fazla şeye
ihtiyaç yok sadece biraz saygı yeterli.
Tercihlere, hakka, hukuka,
insana, inanca, doğaya, yaşlıya, anneye, babaya, emeğe, düşünceye saygı…
Öğrenmemiz ve değiştirmemiz
gereken çok alışkanlığımız var ama öncelikle, yeri geldiğinde hayır diyebilmeyi
ve başkasına da saygı duymayı acilen halletmemiz gerekiyor.
Teşbihte hata olmazmış,
derler. Ayı yavrusunu “severken” öldürürmüş!
Maazallah… Abartmamak lazım.
16 Ocak 2015 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder