Tanrıları, imparatorları,
filozofları, efsaneleri, güçleri ve felsefeleri ile dünya tarihine izler
bırakmış Yunan Uygarlığının Arkaik Dönemi.
Kendi uygarlığına ait bir
şey bilmeyenler bile Zeus’u belki, ama Afrodit’i kesinlikle bilir. Biraz
okumuşu da en azından Aristo’yu, Eflatun’u veya Sokrates’i duymuştur.
Osmanlıca bütün liselerde
ortak ders olsun mu olmasın mı, diye tartışıldığı bugünlerde, Miken
Uygarlığının baskısı altında karanlık çağını yaşayan Yunanlıların bu
baskılardan kurtulunca Miken yazısını bile unuttuklarını hatta okuryazarlığın
kaybolduğunu düşündüm.
Allah muhafaza biz unutmayalım,
unutmayı sevmeyen bir kültürümüz var!
Neyse Osmanlıca ile başlar,
Gagavuzca, Özbekçe, Uygurca, Azerice, Kazakça, Kırgızca, Tatarca, Tuvaca,
Türkmence de öğreniriz.
Ben bu fikri sonuna kadar
destekliyorum! Öğrenmeye bu kadar aç
bir milletin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Kütüphanelerde on binlerce
Osmanlıca eser meraklısı ile buluşmayı beklerken, sadece edebiyat fakülteleri
ile tarih bölümlerindeki şanslı öğrencilerin bu dersi alabilmelerini kınım
kınım kınıyorum! Bu şans herkese tanınmalı!
Nerde kaldı bizim demokrasi
anlayışımız? Halkın bu “yoğun” isteği nasıl göz ardı edilir?
Yunanistan’da halk, Arkaik dönemin
ardından, yönetimde söz sahibi olmak için kolları sıvamış, Yunanca demos (halk)
ve kratos (iktidar) sözcükleri birleştirilerek dilimize demokrasi olarak
yerleşen yönetim şekli benimsenmiştir. Ancak şehre dışarıdan gelen erkekler ile
tüm kadınlar ve kölelerin söz hakkı
olmayan bir demokrasi!
Her ne kadar “topal bir
demokrasi” olsa da artık halkın sözü dinlenecektir. Daha doğru bir deyişle
halk, sözünün dinlendiğini düşünerek avunacaktır.
Ne kadar demokrasi? Yönetim
ne kadar isterse o kadar…
Anketler, toplantılar,
kongreler, sempozyumlar, çalıştaylar ve şûralarda halkın görüşlerini almak çok
olumlu bir yaklaşım olmakla birlikte alınan görüşlerin uygulanıp uygulanmadığı
ise yönetimin samimiyetini gösterir.
Oy pusulalarının arkasına oy
kullanan kişinin kimlik bilgileri yazılarak referandum yapılırsa çıkacak sonuç
çoktan belli değil midir?
Bu da demokratik bir
yaklaşım işte, “al sana demokrasi” der gibi! Hangi babayiğit yönetimin isteği
dışında tercih yapabilir ki?
Özgürlük, eşitlik, hak,
hukuk, meclis/senato ve milletvekilleri demokrasinin bileşenleridir.
Peki, vekiller oyunu
aldıkları halkı; seçimler, sosyete düğünleri ve cenazelerden başka bir daha ne
zaman görürler? Yani milletin vekili, herhangi bir konuda milletine giderek
görüşlerini alır mı? Almış mı?
Seçimden seçime…
Bir ülkede idare, hükümet ve
yöneticiler ne kadar çok demokrasiden söz ediyorsa orada sorun var demektir.
Sanırım birileri yanlış
anlamış ya da işlerine gelmemiş ama “demo” değil, herkese demokrasinin tam
sürümü lazımdır.
8 Ocak 2015 - www.egitimajansi.com
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder