“İnsanların
en hızlı öğrendiği zaman, kendi eylemlerinin sorumluluğunu taşıdıkları
zamandır”
Peter
SENGE
Düşündüğümüzde
Peter SENGE’nin bu sözüne katılmamak mümkün müdür? Gelişen dünyamızda 18. ve
19. yüzyıllarda yaşanan sanayi devrimi ile değişim, inanılmaz bir hızla
olmuştur. Bilişim teknolojisinin hayatımıza kattıkları ise tartışmasız baş
döndürücüdür. Bilgiye ulaşmak artık çok daha kolaydır! İhtiyaç duyduğunuzda, internet erişimi olan
bir noktadan istenilen bilgiye ulaşmak sadece birkaç saniyedir, üstelik akılda
tutulmasına da gerek yok, küçük bir bellekle elde ettiğiniz bilgiyi
cebinizde/çantanızda taşıyabilirsiniz. İnternete girmişken bir gezinti
yapmadan, forumlara girmeden ve sohbet programını açmadan olmaz, belki de bir
müzik dinletisi bu işi yaparken hoş bile olabilir ya da ekranın köşesinde
açılan tv programına arada bir göz atmak, insana iyi gelir. Buraya kadar kulağa
oldukça hoş geldiğini kabul ediyorum; ancak aynı kulaklara pek hoş
gelmeyeceğini düşündüğüm birkaç sorgulamam olacak.
İnternet
üzerinden elde ettiğiniz bilginin bilimsel güvenilirliği nedir? Elbette güvenli
olan siteler var ama bunların erişimi için çoğu zaman üyelik istenmekte ya da bilgiye
ulaşım ücretlendirilmektedir. Bilgi kirliliği ise inanılmaz boyutlarda. Çoğu
zaman son derece inandırıcı ve kurumsal görünen sitelerde hatalarla dolu ya da
yanlış makaleler ve subjektif bilgiler bulunmakta. Kulaktan kulağa oyunu gibi
bir siteden başka bir siteye aktarılan yanlış bilgiler ve her geçen gün büyüyen
bir karadelik.
Güvenliği
kanıtlanmamış, akıl süzgecinden geçirilmeyen ve özgün olmayan yazılar ya da
başka bir deyişle kes, kopyala, yapıştır. Bunun ne anlamda yarar sağladığını
düşünmek, yaratıcılığı nasıl yok ettiğini ve üretimi nasıl ortadan kaldırdığını
görmek gerekir. Bu anlamda biz mi teknolojiyi kullanıyoruz yoksa teknoloji mi
bizi kullanıyor?
Çok
doğru bir uygulamaymış gibi kendi aralarında reklamları yapılan, öğrenciler
için kurulmuş ödev siteleri bile var.
Ürkütücü! Bir insanın kendini geliştirmek, öğrenmek ve günümüz moda
deyimiyle ortaya bir proje çıkartmak için teknolojiyi kullanması. Bunu sağlamak
için en kısa yoldan, emek vermeden, ne kendine ne de paylaşımcılarına bir katkı
sağlamadan ayrıca hiçte etik olmayan bir şekilde bilgiye ulaşmak ya da
ulaştığını sanmak.
Kesinlikle
ürkütücü hatta korkunç!
En
kısa zamanda, sorgusuz ve kontrolsüz bize sunulan bu karmaşadan kurtulmalıyız. Teknolojinin
olanaklarını gerektiği kadar ve bilimsel düşünce yapısına saygı duyarak doğru
kullanmayı öğrenmeliyiz. Bir kitabın sayfalarında bilgiye erişmeyi, sözcüklerin
altını çizerek bu anlam bütünlüğünü başka birisi ile paylaşmayı da hayatımızdan
çıkartmamalıyız. Ayrıca bize sunulan ya da dayatılanlar arasında tercihlerimiz
olduğunu, olması gerektiğini de unutmamalıyız.
Sanırım
gerçek anlamda öğrenmeyi istemek ve buna ihtiyaç duymakla başlayacak her şey.
Bunun için doğru bilgi kaynaklarını araştırmak, doğru referanslar almak,
metodolojiyi (Yöntem-Yöntem bilim) bilmek ve bilinçli olmak. Yapılması
gerekenler çok da karmaşık değil, sadece biraz ilgi ve biraz emek yeterli. İşte
o zaman sanal bir mutluluk değil, yaşama bir şeyler katmanın lezzeti, erdemli
bir duruş, yaratıcı ve üretken bir kişilik ortaya çıkmış olacak.
7
Haziran 2014 - www.egitimajansi.com
Ömer ORHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder