(.) Nokta, çocukların hayat boyu doğru kullanmayı öğrenmeye
çalışacakları bir işarettir. Onlar kısa yollardan her işin sonuna nokta koymaya çalışsa da yaşam, onlara
noktanın doğru zamanda, doğru yere konulmasının önemini öğretir.
(…) Üç nokta, başladığı işleri bitirmeyen çocukların, maymun iştahlı hâllerinin
kurtarıcısıdır. Bazen de ağızlarından kaçırdıkları sözler için sıklıkla
kullandıkları üç noktanın, gelecekte noktaya dönüşmesi umulur. Ancak
yetişkinlikte keşkelerle başlayan ve yaşanılamamış yarım cümleler için
kullanılır ki bu da hayatın ne kadar ironik olduğunu gösterir.
(!) Ünlem, çocukların büyüdüklerinde ya da daha doğru bir deyişle
olgunlaştıklarında kullanmayı hedefledikleri bir işarettir. Ünlemle, daha çok
büyüklerin onlar için çalışmaları, dikkatli olmaları, hedef koymaları ve odaklanmaları
ile ilgili kurdukları cümlelerde karşılaşırlar. Yaşıtları olur olmadık
zamanlarda kullanıyor olsa da doğru kullanım için beklemeleri gerekir.
(“”) Tırnak, çocukken hemen hemen hiç, gençken kısmen, büyüdükten
sonra ise “belki” kullanılacak bir işarettir. Oysa doğru tırnak kullanımının ne
kadar önemli olduğunu çok okuyanla “oje sürenler” bilir. Gerçi “sadece ojesine
düşkün olanlar” da neredeyse her şeyi tırnak içine alır ki bir süre sonra o da
önemini yitirir.
(()) Yay ayraç, eğitim süreçlerinde sıklıkla kullanılır. Özellikle
gençler, kendilerini ifade edemediklerini düşünerek yay ayraç (parantez) açmaya
eğilimli olurlar. Açıklamaların ardı arkası kesilmez. Hatta öylesine sıklıkla
ve çok kullanılır ki parantez içine de parantez açıldığı olur. Ayraç içinde
açılan bu ayraçlar için ise köşeli ayraç kullanılmaktadır. Sanırım gençler için
özel üretim…
Kısaltmalar, gençlerin gözdesidir. Bu işaretlerde yaratıcılıklarının
sınırı olmadığı gibi kısaltamayacakları kelime de neredeyse yoktur. Hatta
kısaltmaların da kısaltmasını yapabilirler. Ne var ki kısaltarak
basitleştirdikleri sözcükler bir araya toplandığında anlamsız ifadeler oluşur.
Hayatı kısa yoldan yaşamanın ne kadar lezzetsiz bir şey olduğunu anladıkları
gün, kısaltmalardan da vazgeçerler.
(?) Soru işareti, çocuklar için en önemlisidir. Çocukluk döneminde işlevsel
ve en çok kullanılan işaret odur. Küçük yaşlardan başlayan merakın, canlı tutulması
ve körüklenmesini simgeler.
“Bir
insanın zekâsı verdiği yanıtlardan değil; sorduğu sorulardan anlaşılır.” demiş
Einstein. Akıllı adammış!
Küçük
yaşlarda sevilen sorulardan, büyüdükçe nedense korkulmaya başlanır. Korku
öğrenilen bir duygu olduğuna göre bunu birilerinden öğrenmiş olmalıyız. Soru,
korkunç değildir ama soruya muhatap olan kişinin verdiği yanıta göre gördüğü
muamele kritiktir. Elbette tersi de aynıdır. Yani sorulan sorunun saçma,
gereksiz, yersiz olduğu gibi değerlendirmeler yapılırsa çocuklar veya büyükler soru
sormaktan kaçınmaya başlayacaktır.
Bu
da bir eğitim kültürüdür.
Soru
sormak ve yanıt vermekten korkmamak. Korkutmamak!
Mehmet
Akif Ersoy’un, İstiklâl Marşı’na “korkma” diyerek başlamasının nedeni, zor
şartlar içinde olan Anadolu insanını motive etmek değil miydi? Cesur ol,
korkma!
Bilgi
korkuyu yok eder, cehalet ise körükler.
Bu
anlamda özellikle çocuklar için en önemli dil bilgisi işareti soru işaretidir. Anne, baba, yetişkin ve eğitimcilerin bu konuda duyarlı
olması, soru soran çocukların bu özelliklerini yitirmelerine neden olacak söz
ve davranışlardan kaçınması gerekir.
Okumaktan,
yazmaktan, araştırmaktan, bilimden, sanattan, sorulardan ve yanıtlardan korkan
bir korku toplumu yarattığınızda ünlem işaretinden başka hiçbir dil bilgisi
işaretine ihtiyacınız kalmaz.
Siz
ne düşünüyorsunuz?
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder