Ergenlik;
ergene zor, onunla yaşamak zorunda kalana daha da zordur. Yetişkinler için
çoktan unutulmuş karmaşık süreç...
Düne
kadar çocuk davranışları gösterirken birden büyüdüm durumları... “Aslan oğlum
kocaman adam oldu.” söylemleri ile beslenen geçiş süreçleri ile hesapsız ve
tutarsız davranışlar sarmalı...
Vücutta
yaşanan biyolojik olgunlaşma ile hormonların verdiği inanılmaz itiş gücü...
Direksiyonu olmayan 300 beygir, üstü açık araba
gibi. Nereye gideceği belli değil, yakala yakalayabilirsen.
Akıl
beyni terk etmiş, mantık yenilmiş. Duyguların
öne çıktığı, saçma sapan birkaç yıl…
Bu
yıllarda ergenler tam anlamıyla ne oldum delisi olurlar ki evlerden ırak. Hayat
ile ilgili neredeyse hiç deneyimi olmayan genç insanların bir deneyimle uzman
olmuş hâlleri…
Ne
konuşmaya ne anlaşmaya imkân olmayan tartışmalar… Hayır, belki cevap vermeye
yeltendin diyelim ama sende ne ondaki enerji var ne de ondaki kadar laf.
Kızdığında
onun gibi kapı çarpamazsın, daha evin taksiti bitmemiş. Elindekini yere
atamazsın, yerine koyacağın başkası yok. Mide asidini kaynatıp kaynatıp oturursun…
O
çocukken kurulan hayaller, yerini hayal kırıklıklarına terk eder. Onunla
arkadaş olma hevesinin tükendiği dönemdir ergenlik dönemi. Çocuğunuz için siz
artık hayır diyensinizdir, bu
nedenle de arkadaşlık bitmiştir. Ona göre arkadaş, kendisine evet diyen, onu uçlara taşıyan, hafif
asi ve sıra dışı olan, her şeyini onaylayandır.
Büyük
topluluklar hâlinde yaşayan fillerin
hiyerarşik bir düzenleri vardır. Herkes yerini bilir ve uyum içinde yaşar. Grup
içindeki genç fillerin ergenlik dönemleri ise inanılmazdır. Hormonlarının etkisi altına girmiş
ergen erkekler sürüdeki tüm filleri hedef alarak kimseye huzur vermezler.
Normal şartlarda yanlarına yanaşamadıkları ve kendilerinden 4-5 misli büyük
fillere hücum etmeleri, her türlü tacizde
bulunmalarının görülmesi gerekir. Bu birkaç aylık dönemde yetişkin fillerin
tümü kendilerine nasıl bir taciz olursa olsun sağa sola dönerek görmezden
gelirler.
Filler
bile “gençleriyle yüz göz” olmamayı öğrenmişler! Bence fillerden öğreneceğimiz
çok şey var.
Unutmayalım
ki anne ve baba her zaman yerini bilmeli ve rolünü iyi ezberlemeli.
Çocukluğunda hiç sorumluluk vermedikleri evlatlarına ergenlik dönemlerinde birden
bire uyanıp sorumluluk vermeye
çalışmak anlamlı değildir.
Ders
çalışma alışkanlığı edinmemiş ve zembereği boşalmış saat gibi hareket eden bir
ergeni, bu döneminde Einstein yapmak imkânsızdır.
Hayvani
dürtülerle şiddete merak sarma, kolayından üstünlük kurma ve büyüme çabalarını görmek
ve ona da göstermek gerekir.
Eğitim,
serum gibi damla damla verilmelidir. Her yaş için de içeriği ayrı serum gerekir.
Çocukluğunda hiç serum verilmemiş ergene, birden tüm serumları vermek mümkün
olmadığı gibi tehlikelidir de.
Konuyu
örneklemek ve açtıkça açmak çok mümkündür. Ancak çocukluk dönemini ideal şekilde geçirmiş ama ergenlik
döneminde başka bir canlı gibi hareket etmeye başlayanlar için son söz.
Kırmızı
çizgileri birlikte belirleyin.
Olması
gerekenleri en sakin döneminde söyleyin ama nasihat etmeyin.
Bazen
üç maymunu oynayın.
İzleyin.
Sağlıklı
sürdürülebilir iletişim kurun.
Arkadaşlarını
tanıyın ama yargılamayın.
Yanlışları
çatışmadan söyleyin.
Hayatın
tercihlerle dolu olduğunu ve sonuçlarına katlanabileceği tercihlere yönelmesini
anlatın.
Sabredin.
Ne
olursa olsun sizi model aldığını aklınızdan çıkartmayın.
Asla
bir ergenle konuştuğunuzu ve ergenliğin bir süreç olduğunu unutarak siz de
ergen gibi davranmayın.
Siz
bir ergenle baş edemezken, yüzlerce ergenle ilgilenerek onların eğitim
öğretimini üstlenen öğretmenlerin söylediklerine önem vererek onlarla birlikte
hareket edin.
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder