İnsanoğlu topluluk, daha sonra da toplum olduktan
sonra yönetme ve yönetilme durumunu da yaşamaya başlamıştır. Biraz
geriye giderek yöneticiliğe bir göz atalım.
Dünya
buzul çağından çıktıktan sonra güneşin içini ısıtmasıyla birlikte
kendini mağaradan dışarıya atmış ve doğayı keşfetmiştir. Avcılık ve
toplayıcılıkla hayatta kalmaya çabaladığı yıllarda birlikten güç
geldiğini avlanırken öğrenmiş, “ötekilerle” bir arada olmanın dayanılmaz
hafifliğini hissetmiştir. Çayır çimen gelişince alternatif beslenme
kaynakları yaratmaya başlayarak dengeli beslenmenin de ilk temellerini
atmıştır.
Bir
arada olmayı seven insan ırkı böylece toplumsallaşma/sosyalizasyon
sürecini yaşamaya başlamıştır. Başına ne geleceğinden habersiz girdiği
bu süreç, birçok paylaşımı, gelişmeyi ve savaşı da beraberinde
getirmiştir. Bunları yaşayacağını bilseydi ilk topluluğu kurar mıydı
bilinmez ama çoğu zaman yaşadığı trajedileri kendilerini yöneten
yöneticilerin hırsları yüzünden yaşamıştır.
Yöneticilik,
ilk yıllarda belki ne kadar da temiz duygularla başlamıştır ama o zaman
da günümüzden farklı değildi. Kim bilebilir?
Bir
bozkırın ortasında engebeli bir arazi ve etrafının dağlarla çevrili
olduğunu düşünün. Buzul çağı tam geçmediği için dağlar karlarla kaplı.
Soğuk insanın yüzünü yakarken elinde bir ağaç gövdesine bağlanan ve
taştan yontulmuş bir mızrak bozması. Yanında da paylaştığı mağaradan
birileri olduğunu ve iki hafta önce öldürdüğü hayvanın da tükendiğini,
aç olduğunu düşünün.
-
“Kalabalık olduk, bu nedenle işleri organize edecek birileri
gerekiyor.” denmiştir ya da av peşinde koşarken çok daha atak olan ve
öne çıkan birisi,
- “Hey sen, mamutun önüne geç!” gibi direktifler vermiştir. İnsanlar da buna bir süre sonra alışmıştır.
Uzamış
saçları ve sakallarıyla dik yürümeye çalışan bu insan erkek olmalı.
Başka türlüsü mümkün mü? Yoksa… Yoksa bu bir kadın olabilir mi? Öyle
veya böyle bu insan, tüm direktifleri vererek insanları yönlendiriyor
olmalı.
Avlanan
mamut, oldukça ağır ve taşınması güç. Ancak bir sürü insan varsa onu
mağaraya götürmek de sorun olmamalı, öyle değil mi? Baskın erkek,
gırtlağını yırtarcasına bağırarak direktifler veriyor ve topluluğu
yönlendiriyor. Artık sorun yok, koca cüssesiyle son nefesini veren
mamut, insanların çekiştirmesiyle mağaraya taşınıyor. Görev tamamdır.
Artık o gece aç yatılmayacak, herkes mutlu mutlu uyuyacaktır.
Avın
ertesi günü karınlar doymuştur ancak yapılacak birçok iş vardır. Koca
cüssesiyle mağaranın girişine taşınan mamut bir an önce derisinden
ayrılmalıdır. Elbette baskın erkeğimiz yine gerekli direktifleri vermeli
iş bölümü yapmalıdır. Bu oldukça dikkat isteyen önemli bir iştir.
Eliyle işaret ederek, koşulsuz kendisine itaat edenler içerisinden
birilerine bu görevi verir. Kendisi de ateşin başına geçerek elindeki
koca et parçasını pişirerek sabah kahvaltısını yapmaya başlar. Ancak her
şey onun istediği gibi gelişmez. Onun gözüne girmek isteyen birkaç kişi
çoktan mamutun başında birbirine düşmüştür bile. O, mutlak gücün
simgesidir ve karmaşaya izin vermez. Kontrol ondadır. Bunu herkes böyle
bilmelidir. Yerinden kalkar ve itişip kakışanların yanına giderek
kaslarını konuşturup birilerinin canını yakar. Sorun çözülür ve işler
yoluna girer.
Yazının bundan sonraki bölümünde gücün simgesi, koşulsuz kabul gören kişiye “O” diyelim.
O,
bu zor görevinin karşılığını elbette alır. Postun iyisini, en çok
yemeği ve en çok kadını... Görevini yerine getirirken ona yakın olanlar
da vardır. O zamanki beyin yapısını bilemem ama mutlaka bir dereceleme
yapmıştır ve sanırım en çok itaat edenlerden aşağıya doğru bir
sıralaması bulunmaktadır. “Adil” olması gerektiğini de fark eder ve
listenin başındakilerden başlayarak yemeğin ve hayvanın postundan kalan
parçaları dağıtır. İşte adalet timsali, gerçek bir lider!
Sanırım bu hikâyede yer alan mağaraya demokrasi hiç uğramamış. Tarih boyunca uğramış mı, onu da okuyucuya bırakıyorum.
Yıllar
bu şekilde geçer ta ki emrindeki topluluktan birileri kendi aralarında
postun ve yemeğin yeterli gelmediğini homurdanarak konuşmaya başlayana
kadar. Bu aslında sonun başlangıcıdır. En çok sesi çıkan ise O’na biat
edenlerin başında gelen kişidir. Bir gün mamut iskeletinden eline
geçirdiği kaval kemiği ile O’nu sonsuzluğa yollayacaktır. Artık yeni
lider O’dur.
Devam Edecek…
Ömer Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder