Bir
kurumda belirli, beklendik ve istendik bir kültür oluşturmak için birçok konuya
dikkat etmek gerekir. Bu yazıda yazışma, kayıt ve bellek/arşiv konusuna dikkat
çekilmektedir.
Kurumsallaşamamış
yerlerde en çok tercih edilen iletişim yolu sözeldir. Direkt veya telefon gibi
araçlarla verilen talimat ve ricalarla iş görülmeye çalışılır. Bunu en çok
tercih edenler de maalesef yöneticiler olur ki işte bu kurumsallaşmanın
önündeki en büyük engeldir.
Son
yıllarda teknolojinin gelişimine bağlı olarak ortaya çıkan iletişim araçları,
resmî yazışma usulleriyle birlikte bir gelenekten çok daha fazlasını yok etmeye
başlamıştır. Elektronik yazışma, dokümanları saklama koşulları ve düzen anlamında
kurumlarda boşluklar oluşturmaktadır.
Maalesef
Whatsapp başta olmak üzere farklı yazılımların günümüzde yöneticiler arasında,
yönetici ve öğretmenler arasında hatta -doğruluğu ciddi olarak tartışılması
gereken- öğretmen veli/öğrenciler arasında oluşturulan gruplarla sıklıkla
kullanıldığı görülmektedir. Bu öylesine kontrolsüz şekilde gelişmektedir ki resmî
kurumların da bu alanı “legalize” ettiği görülmeye başlanmıştır. Ancak hızla
yayılan bu kullanım; beraberinde birçok iletişim hatalarının ve kazayla yapılan
paylaşımların su yüzüne çıkmasına neden olmakta, kişi ve kurumları sıkıntıya
düşürmektedir.
Okullarda
resmî, gündelik yazışmalar ve sosyal duyurular anlamında tüm iletişim
ihtiyaçlarının çerçeveleri belirlenmelidir.
Yönetici
ve öğretmenler, sosyal medya hesaplarını okullarında öğrenim gören öğrenci ve
velileri ile paylaşmamalıdır. Bu
ortamlarda yapılan paylaşımlara şahit olmak, bunlara görüş bildirmek ve
bunların içinde yer almak saygınlığın kaybolmasına neden olabilir ki
eğitimcilerin böylesine bir riski almasına gerek yoktur.
Hangi
seviyede olursa olsun yönetici, işle ilgili konularda iletişim aracı olarak
yazıyı kullanmalıdır. Toplantılarda ve yüz yüze görüşmelerde ifade edilenler,
sonrasında bir şekilde yazıya dökülerek kayıt altına alınarak iş akışı buna
göre sağlanmalıdır.
Yazı
kültürü olmayan, arşiv oluşturulmamış kurumların belleği, orada bulunan
insanların hafızası kadar var olacaktır. Anlatılanlar ise sadece hatırlanan
ölçüde birer hikâye olarak bilinecek, insanlar yok olduğunda geriye sadece
söylentiler kalacaktır.
Antik
çağlardan itibaren edinilen detaylı bilgilerin çoğunun yazıyla bizlere ulaşmış
olduğu unutulmamalıdır.
Okullarda
müdürler, resmî yazışma usullerini ve düzenini oluşturacak birinci kişilerdir.
Şu an için devlet tarafından oluşturulan desimal dosya sisteminin yanı sıra,
elektronik ortamda yazıların saklanması, bir sistem dâhilinde yıllara göre
arşivlenmesinden onlar sorumludur. Elbette önce kendilerinin bu sistemi
detaylıca öğrenmesi ve kendi kurumunda oluşturması gerekir. Bunun için tüm
çalışanların hizmet içi eğitimlerinin sağlanması ve uygulamanın denetlenmesi de
gerekir.
Yazılarda;
konu, sayı, tarih ve başlık (hitap) nasıl ve nereye yazılır?
Yazı
fontu, büyüklüğü rengi nasıl seçilir?
Yazı
nasıl düzenlenir? İfade bütünlüğü ne demektir?
Yazıda
hangi zaman kipi kullanılır?
Yazı
ekleri olduğunda nerede ve nasıl gösterilir?
Resmî
bir yazı nasıl okunur, yazıya ne zaman ve nasıl yanıt verilir?
Yazışmalarda
hiyerarşik yapının bir önemi var mıdır?
Yazılar
nasıl saklanır?
Dosyalama
sistemi nasıl oluşturulur?
Bu
ve benzer daha birçok soru sorulabilir. Bunların önemli olmadığını iddia
edenler de olabilir ancak bunun sığ ve kolaycı bir yaklaşım olduğunu düşünmek
gerekir. Şu an dünyanın en büyük kurumlarında yazı kültürü hâlen özenle sürdürülmektedir.
Yazışmanın
ikinci boyutu ise elektronik yazışma biçimleridir. Bu yazışma biçimleri
arasında en yaygın olarak kullanılan elektronik postadır. Bunun dışında kapalı
şifreli alanlarda oluşturulmuş mesaj alanları ve sosyal medya da bulunmaktadır.
Kurumsal
yapılarda elektronik posta adreslerinin uzantısı, kurum tarafından belirlenmeli
ve kurumsal adı içermelidir. Kurumda görev yapan tüm yönetici, öğretmen ve
eğitim personelinin aynı uzantıyla adlarına oluşturulmuş bu e-posta adreslerini
kullanması sağlanmalıdır. Kurum içi ve kurumsal bağlamdaki tüm yazışmalarda bu
e-posta adresleri kullanılırken de genel anlamda kabul görmüş yazışma usulleri
mutlaka gözetilmelidir.
Nasıl
ki arkadaşınıza yazdığınız özel bir mektup üslubuyla resmî bir yazı üslubu
farklıysa aynı şekilde e-posta yazarken de kime yazıldığına, ne amaçla
yazıldığına da dikkat edilmelidir. Özellikle de bilgi kısmında yer alan
kişilerin aynı konudan haberdar olacağı düşünülerek yazının kaleme alınış
şekline, hitaba ve sonuç kısmına özen gösterilmelidir. Ayrıca unutulmamalıdır
ki e-postalar bilgi kısmında yer almayan kişilerle de daha sonra
paylaşılabilmektedir.
Bu
anlamda yazının paylaşıldığı (“forward
edildiği”) kişi daha önceki yazışmaları okuyarak hem yazışma hakkında bilgi
sahibi olacaktır hem de yazışmayı yapan kişilerin üslubu hakkında fikir
edinecektir.
E-posta
kime yazılır? Bilgi kısmına kim/kimler eklenir?
Bilgi
kısmında yer almak ne anlama gelir?
E-postada
hitap ne şekilde olur?
E-posta
yazarken kullanılan fontun seçimi nasıl yapılır, ne olmalıdır?
Büyük
harfle yazılmış yazı ne anlam ifade etmektedir?
Kalınlaştırılmış
(bold) yazı ne ifade eder?
Bir
sözcüğün ya da sözcüklerin altını çizmek ne anlam taşır?
E-postada
yazı renklendirilmeli midir?
E-posta
nasıl düzenlenir?
E-posta
nasıl bitirilir?
E-postada
imza nasıl, nerede ve ne şekilde olmalıdır?
E-posta
ekleri nasıl oluşturulur?
E-postalar
nasıl ve nerede saklanır?
Hangi
yazılar paylaşılmalıdır?
Yazılar
paylaşılmadığında ve paylaşılırken görüş eklenmediğinde sonuçları ne olur?
Hangi
e-postaların çıktılarını almakta yarar vardır?
E-posta
yazarken, görüldüğü üzere bu ve benzeri birçok konuya özen göstermek gerekir.
Yukarıda sözü edilen soruların yanıtlarını öğrenmek ve bu konulara dikkat
ederek yazışma yapmakta yarar vardır.
Kurum
kültürünün gelişmesi için yazışma kültürünün de mutlaka gelişmesi beklenir. Bu
konunun toplantılarda görüşülmesi, gerekiyorsa eğitim alınması, planlamanın
paylaşılması ve izlenmesi uygun olacaktır.
Özellikle
bir eğitim kurumunda yazılan yazıların dil bilgisi ve anlam bakımından
irdeleneceği ve örnek olması gerektiği akıldan çıkartılmamalıdır.
Elbette
kurumlarda zaman içerisinde ve bir şekilde “bir kültür” oluşacaktır; ancak kurum yöneticileri,
uygulamalarıyla hem kurumun kalite
politikasını hem de kurumsal
yapısını oluşturduklarını ve bunun sonucunda da kurum kültürünün
ortaya çıkacağını unutmamalıdır!
Ömer
ORHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder