Eğitim
sisteminde bazı amaçlar araç, bazı araçlar da amaç olmuş.
Bakanlar
bürokrasiyle uğraşmaktan eğitimle ilgili “meselelere” zaman bulamaz olmuş.
Bürokratlar
yerlerine alışana kadar görev yerleri değiştirilir olmuş.
Okul
yöneticileri yönetmelikleri takip etmekten “helak” olmuş.
Öğretmenler,
öğrencileri unutarak müfredatı “yetiştirmeye” telaş eder olmuş.
Öğrenciler
ne için okula gittiklerini çoktan unutmuş, anne babaları için okula gider
olmuş.
Anne
babalar, “işin” tadını kaçırır olmuş.
Küstahlık
öz güven, şımarıklık ise hiperaktivite olmuş.
Okullar
“teknolojik olacak” denmiş ama alınan bilgisayarlar oyun makinesi olmuş.
Öğrencilere
hak etmedikleri puanları vererek, haksız kazanç sağlamayı öğretenler değil de
“işini doğru” yapan kurumlar eleştirilir olmuş.
Öğrenciler,
kuru ezber ve çoktan seçmeli sınavlar nedeniyle düşünmeyi unutur olmuş.
İnternet
arama motorları koşulsuz referans, kes-kopyala-yapıştır ise en önemli yöntem
olmuş.
Dershaneler
okul, okullar dershane olmuş.
Atalarımız
taşıma suyla değirmen dönmez demiş olsa da ülkenin her yanında öğrenciler taşınarak,
eğitim yapılmaya çalışılır olmuş.
Mesleğe
yeni başlayacak öğretmenlerin atamaları yılan hikâyesi olmuş.
Yabancı
dil öğrenimi önemli denmiş, anaokullarından başlanmış ama Anadolu Liseleri
Türkçe olmuş.
Okullar,
yetiştirilememiş bazı velilerin çocuklarının yetiştirilmeye çalışıldığı
mekânlar olmuş.
Konu
komşu, bilen, bilmeyen herkes “eğitimci” olmuş.
Olmuş
mu? Ol-muş!
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder