“2018 China Annual Conference for
International Education & Expo” Çin’in başkenti Pekin’de 19 Ekim 2018
Cuma günü gerçekleştirildi. Çin Millî Eğitim Bakanı ve Rusya Millî Eğitim Bakan
Yardımcısı, geleceği değiştirmek için eğitim sisteminin de değişmesi
gerektiğinin altını çizdiler.
“China
National Convention Center”da en az 3000 kişi olduğunu söylesem sanırım
abartmış olmam. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan
eğitimcilerin bir araya geldikleri 19 Ekim 2018 Cuma gününün ertesi günü ise
yükseköğrenim kurumları; konferanslar ve paralel oturumlarda eğitimle ilgili
konuları tartıştı. Ayrıca fuaye ve sergi alanlarında kurumlar kendilerini
tanıtma fırsatı da buldu.
Açış
konuşmacıları arasında Çin’in astronotlarından Jing Haipeng de vardı. Köyden
çıkıp kendini yetiştirerek astronot olmuş Jing Haipeng, içten konuşmasıyla
salondaki herkesi etkiledi. Eğitimle ilgili moda söylemler yerine hikâyesini
paylaşan Jing, hayallerinin peşinden giderek bir insanın nasıl başarılı
olabileceğini de göstermiş oldu. Bizde ise başarısız olmuş bir eğitim
sisteminin başında bulunan kişilerin ve “köşe” başlarını tutan eğitim
paydaşlarının konuşmalarından başkasını duyabilme olanağınız pek olmaz.
Öğrenmeye
meraklı olanlar geleceğe şekil verecekler, bu kesin!
Okul
yöneticilerinin öğrenme ve paylaşma isteğini görünce ister istemez hangi özel
okul olduklarını sordum. Cevabımı aldım! Çin’deki okulların çoğunluğunun devlet
okulu olduğunu biliyordum ama devlet okullarının beni bu kadar şaşırtacak
ölçüde olabileceklerini düşünmemiştim. Sunumları izleyince ve hazırlanan
kataloglara bakınca, insan bu özen karşısında ister istemez özel okul
olabileceğini düşünüyor. Daha doğru bir deyişle katılımcılar arasında sanırım
sadece ben öyle düşündüm. Elbette derin bir de iç çektim…
Pekin’de
ziyaret ettiğimiz “Fengtai Vocational High School” bir devlet meslek okulu. Modern
hizmet sektörü, kültürel ve yaratıcı endüstri, bilgi teknoloji endüstrisi,
eğitim ve tarım gibi beş ana faaliyet alanında 20 değişik yönde eğitim
gerçekleştirmekte olan ve 88,600 m²lik alana sahip okulun 400’den fazla tam ve
yarı zamanlı öğretmeni, 4000 de öğrencisi var.
Okulun
büyüklüğü ve olanakları yanında, okul yöneticilerinin kendini nasıl
geliştirdikleri, uluslararası paylaşıma ve öğrenmeye ne kadar meraklı
olduklarını ve hayata geçirilen projeleri görünce şaşırmadım desem yalan olur.
Aşçılık
dersi verilen birkaç mutfağı dolaşırken öğrencilerin giyimleri, derse olan
ilgileri ve uygulamalarını görünce çok etkilendim.
- “Bu öğrenciler mezun
olduktan sonra üniversiteye nasıl giriyorlar?” diye sordum.
- “Okulu
bitirdiklerinde işleri hazır oluyor. Bu nedenle üniversiteye girmeye gerek
duymuyorlar.” cevabını aldım.
Okul,
ekonomik yapıyı güçlendirecek insan yetiştirmek için esnek programlar
geliştirmeye çalışıyor. Bunun için dünyanın tüm ülke ve insanlarıyla bir araya
gelerek onlardan bir şeyler öğrenmeye ve kendi dillerini de yaymaya özen
gösteriyorlar.
Okulda
yedi tane de AFS (American Field Service) öğrenci değişim programıyla okuyan
öğrenci vardı. Hâllerinden son derece memnun, dünyanın değişik ülkelerinden
gelmiş yedi öğrenci…
Bundan
11 yıl önce AFS Türkiye (Türk Kültür Vakfı) ile tanışarak uluslararası projeler
yapmaya başladığımda beni en çok, sahip oldukları network etkilemişti. Elbette
kimseyi ötekileştirmeden kabul etmeleri ve kültürel değerlere verdikleri önemle
paylaşım düşkünlükleri ise onların en önemli özellikleri. Ancak gönüllüler
ağıyla desteklenen ve dünya üzerinde 60’ın üzerinde ülkede etkin olan bir
iletişim ağı muhteşem bir organizasyon demek! Yıllar içinde AFS ile onlarca
proje hayata geçirerek uluslararası ödül bile almıştık.
İşte
AFS Türkiye Ofisi yönetici ve çalışanlarının 10 yıl önce gözlerimde
bıraktıkları ışımayı Çinlilerin gözlerinde gördüm. AFS uluslararası ofisiyle
geliştirdikleri proje sayesinde dünyanın en uzak köşelerinde bulunan ülke ve
okullara ulaşarak öğrenci ve öğretmen paylaşımları yapabileceklerini
keşfetmişler.
“AFS One Classroom Initiative” projesi; öğrencilerin
farklı bir ülkeden edinilen partner okulun öğretmen ve öğrencileriyle birlikte sınıflarda
multimedya ortamlarda hem kültürel alışverişte bulunmalarını hem de birlikte
öğrenmelerini hedefliyor. Belirli bir program dâhilinde gerçekleştirilecek
etkinlikler, görüşmeler ve paylaşımlarla aradaki binlerce kilometrelik mesafe
ortadan kaldırılıyor.
Kıssadan
hisse…
Geçen
gün bir yelek modeli çizdim, kumaş ve astar aldım. Bir terzinin de modelime
hayat vereceğini umdum. Kadıköy, Maltepe dâhil görüştüğüm hiçbir terzi yeleği
dikmeyi kabul etmedi. Biraz daha kenar mahallelere gidersem orada ihtiyacı olan
bir terzi bulurum düşüncesiyle harekete geçtim. Bir kahvehane yanında bir terzi
buldum ama terzi dükkânında değildi, hafta içi mesai saatleri içinde kahvede
oyun oynuyordu. Neyse bir şekilde kendisi ile “görüşme olanağı” buldum ama
yeleği dikemeyeceği yanıtını aldım!
Şimdi
efendim, bu bir kültür meselesi diye düşünüyorum. Üretim, devlet desteği ile en küçük işletmeden en büyüğüne kadar
hedef olarak alınır ve desteklenirse; okullardan başlanarak ekonomiye katkı,
üretim, geliştirme gibi konular bir değere dönüştürülürse, o ülke nereye;
kahvehane kültürü desteklenirse nereye gider?
Bir
devlet meslek lisesi yönetici ve öğretmenlerinin katma değer yaratarak
okullarını geliştirmeye, dünya ile yarışacak şekilde dönüştürme çabalarına
devletin her kademesinin nasıl destek olduğunu ve olanaklar sağladığını görünce
aklıma köy enstitüleri projemizi nasıl yok ettiğimiz geldi. Bir kez daha nasıl “ıskaladığımızı”
düşündüm.
10
saat uçarak Çin’e gittiğimde belki bir iki turistik yeri de görürüm diye
ummuştum ama inanın konferansları kaçırmamak için hiç kaçamak yapamadım,
yapmadım. Bunu hem kendime hem de içinde bulunduğum organizasyona
yakıştırmadım. Ne değer katabilirim diye düşündüm ve katkı sağlamaya çalıştım.
Sonra 10 saat daha uçarak ülkeme geri döndüm… Kafamın içinde onlarca soru ve
ümitle…
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder