Farklılıklarımız zenginliklerimizdir.
Dünyanın oluşumundan bugüne, “ortama uyum sağlayan”
canlılar hayatta kalmış ve türlerini de devam ettirebilmişlerdir.
Kendini kapatmak ve yalnızlık bir tercih olabilir ancak bu, kişinin
gelişimine engel olur. Unutulmamalı ki akıl ve duygusal zekâ, kaba
kuvvetten üstündür. İnsan geniş bir perspektife sahip olduğunda daha
büyük bir alanı görerek ona hâkim olma ve keşfetme şansını da bulur. Bu
anlamda insanın farklı coğrafya ve kültürleri tanıması, oralarda
yaşaması, becerilerini geliştirebileceği gibi kazanımlarını da
arttıracaktır.
Turistik seyahatlerde elde edilecek bilgi ve birikimlerle
gidilen yerde yaşayarak oranın bir parçası olmak arasında
kıyaslanamayacak farklar vardır. Ancak bunu kendi olanaklarıyla ve
tamamen tesadüflere dayalı olarak deneyimlemenin de birçok riski olacağı
bir gerçektir. İşte bu noktada insan, sürdürülebilir ve gönüllülük
esasıyla çalışan kurum, kuruluş ve güvenilir organizasyonlara ihtiyaç
duyar.
AFS Kültürlerarası Değişim Programları’nı sanırım
birçoğunuz duymuşsunuzdur. Tarihi Birinci Dünya Savaşı öncesine dayanan,
dünya çapındaki uluslararası değişim organizasyonlarının en köklüsü ve
en profesyoneli olan AFS’nin önceliği bir öğrenci değişim programı
sürdürmek. Bunun yanı sıra dil öğrenimi, staj, gönüllü hizmeti, akademik
programları, hatta yetişkin programları da var.
Dünya üzerinde 60’ın üzerinde ülkede faaliyet gösteren bu
organizasyon aracılığıyla çoğunlukla lise öğrencileri, 6 ay veya 1 sene
boyunca gönderildikleri ülkede gönüllü bir aile yanında kalır ve bir
okulda öğrenim görür. Burada yabancı dil öğrenerek veya var olanı
geliştirerek kültürel zenginlik kazanır. Dünya vatandaşı olabilmek,
büyük ve farklı düşünebilmek için gençlerin yükseköğrenim öncesinde bu
deneyimleri onlara ciddi anlamda değer katar.
Çocuklarını AFS ile yurt dışına gönderen aileler de yurt
dışından öğrenci/öğrencileri misafir ederler. Bir yıl boyunca birlikte
yaşayan gençler için birlikte yaşadıkları aileleri ikinci aileleri olur
ve bağları hiç kopmaz. Dolayısıyla AFS, çok büyük bir aile gibidir.
Günümüzde sınırların neredeyse ortadan kalktığını
düşünecek olursak bu ve benzeri kazanımlar gençlerin önünü açarak onları
farklı kılar.
Gençler, AFS tarafından sağlanan oryantasyon ve
danışmanlığın da katkısıyla hiçbir akademik sınıf modeliyle veya
kitaplarla sunulamayacak sıra dışı bir kültürler arası öğrenme ve
değişim deneyiminin parçası olurlar.
AFS Okul Programları adayları katılacakları Değerlendirme
Süreci sonrasında Okul Yılı veya Kısa Programlara kabul edilirler. Okul
Yılı Programları gidecekleri ülkenin bir okul yılı boyunca sürmektedir.
Kısa programlara katılan öğrenciler ise AFS deneyimini 3 ay veya
seçtikleri ülkenin bir okul dönemi boyunca yaşarlar. Kısa Okul
Programlarının üç dönemi vardır: 2019 Trimester (3 Aylık) Programı, 2019
Güz Dönemi Sömestr Programı ve 2020 Bahar Dönemi Sömestr Programı.
Gençler için unutulmayacak ve yaşamlarının yönünü değiştirecek bu deneyim için başvurular 8 Kasım 2018 tarihinde son bulacak. Detaylı bilgi ve başvuru için https://www.turkkulturvakfi.org.tr/ internet sayfası ziyaret edilebilir.
Tüm eğitimcilik hayatım boyunca tanıdığım AFS’li gençlerin
vizyonlarının bambaşka olduğunu söyleyebilirim. Birlikte
gerçekleştirdiğimiz birçok uluslararası projede tanıdığım Türk Kültür
Vakfı - AFS Türkiye Ofisi yönetici, personel ve gönüllüleri başta olmak
üzere uluslararası AFS’lilerinin samimi yaklaşımları ve kültürel
değerlere verdikleri önemi herkesin deneyimlemesini dilerim.
Ömer ORHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder