Dünya
üzerinde yaşanan baş döndürücü gelişimlere baktıkça, son yıllarda eğitimcilerin
de arayıştan başı dönmüşe benziyor. Geride kalma korkusu ile ne bulursa
denemeye kalkanlardan tutun da teknolojiyi kullanınca her şeyi halledecekmiş
sayanlara kadar müthiş bir çaba…
Bilmem
hangi ülkenin eğitim sisteminin başarılı olduğunu “duyarak”, gıpta ile onu almaya çalışan üst düzey
eğitim yöneticilerinin heyecanını ağzım açık izliyorum. Keşke her şey o kadar
kolay olsa da hevesler kursaklarda kalmasa! Ama değil…
Geleceğin
okulları, okulların geleceğinin konuşulduğu ve 2016’da beşincisi
gerçekleştirilen Spectrum of Education adlı sempozyumda İzlanda ve
Hindistan’dan gelen eğitimcilerin peşi sıra yaptıkları sunumlar; eğitimle ilgili sistemlerin asla kopyalanmaması gerektiğini bir kez daha
göstermiş oldu. Nüfus, etnik kökenler, iklim, gelir dağılımı gibi o kadar çok
faktör var ve birbirinden farklı ki eğitim sistemlerinin tümden alınması mümkün
değil. Olmamalı da…
Bundan
iki yıl önce bir yazımda eğitim
modelleri endemiktir demiş ve bu konuya kendimce açıklık getirmiştim. Ama
benim getirdiğim açıklık belli ki bende kalmış. Ne duyan olmuş, ne okuyan
olmuş, okuduysa bile ne de anlayan olmuş…
Bizim
temel sorunumuz aynı kafalarla farklı çözümler bulmaya çalışmak gibi.
Oysa çoğu zaman basit bir alışkanlığını bile değiştiremeyen insanoğlunun kafa yapısını
değiştirmesi mümkün değil.
Eğitimle
ilgili konulara kulak kabartmış olanlarla biraz, Grigory Petrov’un “Beyaz/ak
Zambaklar Ülkesi Finlandiya” adlı
kitabını okuyanlar ise Finlandiya’nın gelişimi ile ilgili biraz daha fazlasını
bilirler. Ülke, derlenmiş toplanmış, resmen küllerinden yeniden doğmuş ve
eğitimde örnek alınır hâle gelmiş.
Bizdeki
algı da; şu Finlandiyalılar çok başarılı
olduğuna göre önce ülkeyi bir ziyaret edelim olmuş. Hava soğuktur oralarda,
aman sıkı giyinin!
İyi
de eğitimle ilgili model almak, örgü modeli almaya benzemiyor. İki ters, bir düz… Biz gider hep
tersleri alırız ya, o da makûs talihimiz olsa gerek.
Finlandiya’da
yaşam koşulları her zaman zor, bunu göz ardı etmemek lazım. Soğuk nedeniyle
disiplinliler. Üstelik gevşeyemeyecek kadar durumlarının da farkındalar. Peki,
ziyaret eden şahsiyetlere soralım, sizin oralarda hava nasıl?
İklim
koşulları sert, insanlar doğayla mücadele etmek için disiplinli. Nüfus 6 milyon
civarında, millî gelirden kişi başına düşen pay 30 bin doların üzerinde ve
medeniyet oldukça yüksek. Toplumsal bilinç neredeyse tam…
Şimdi
efendim demek ki öyle sıkı giyinince
iş bitmiyormuş. Ana vatandan palto, kaban giyinirseniz neyse de oradan
alacağınız kıyafetler bile birkaç beden büyük olur üstünüze!
Akdeniz
kafasıyla Kuzey Avrupa modelleri bizi “bozar”, bu gerçek. Model almak için
kararlıysak öncelikle, çalışma disiplinleri, yönetim modelleri ve incelikleri
ile medeniyeti örnek alabiliriz.
Hatta
örnek alacaksak önce özümüze, yitirdiklerimiz ve vazgeçtiklerimize bakarak
başlayabiliriz. Finlandiya’ya gitmeden önce geleneğimizdeki Ahilik terbiyesini
ve dünyaya örnek olmuş tek eğitim modelimiz olan Köy Enstitülerinin
programlarını yeniden inceleyebiliriz. Yeniden, insana yapılan yatırımın
değerli olduğu günlerimize dönebiliriz.
Değişim
ve yenilenme için “kafa” şart ama sanırım önce niyet…
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder