İnsan,
dünyayı modern hâle, modern dünya da insan hayatını karmaşık hâle getirmiştir.
Bu
insan işleri tavukların işlerine benziyor. Eşelenip durmaktan helak olur, neyi
ne için yaptıklarını çoğu zaman unuturlar. O kadar ki “Tavuk mu yumurtadan,
yumurta mı tavuktan çıkar?” sorusunun yanıtını bile netleştirememişlerdir.
Kim
nereden çıkarsa çıksın, yeter ki çıktıktan sonra bir işe yarasın!
Onu
bunu bilmem ben, hayatta bir şey olacaksan yaptığın işte “başarılı” olacaksın. Bakınız “Bir baltaya sap olamamış.” demiş
atalarımız.
- İyi de sayın atam, sap olmanın da incelikleri yok mu?
Ayrıca sap olunca, sap ağaca ihanet etmiş
olmaz mı?
Atalarımızın
ona da cevabı hazır:
- Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner!
Evet,
atalar yine haklı… Her işin inceliği var. Hiçbir şey göründüğü kadar basit ya
da karmaşık değil aslında. İnsan neye, nereden bakacağını bilmeli.
Başarıya
bakalım inceliklerini görebilecek miyiz?
Bir
insanın mutluluğu, başarılı olduğu ölçüde artar. Bu saptamada yanlış olan bir
şey yok sanırım. Yani başarılı olduğu için mutsuz olan birisi var mıdır acaba?
Varsa bile bence onda başka bir şeyler
daha vardır ki dikkat etmek lazımdır!
Başarı
denince ilk akla gelen okul başarısı, yani akademik başarı ve iş hayatındaki
başarı gelse de daha birçok alanda başarıyı kovalarız. Mutluluk için, prestij
için, para için, görev için, keyif için, insanlık için, ego için, aşk için,
meşk için, için, için…
Hangi
alan olursa olsun, başarmak “için”
çalışmak ve emek vermek gerekir. Bunda hiç şüphe yok. Sadece istemekle iş
bitmiyor. Çalışmaya başlamadan önce de plan yapmak, işi kısımlara bölmek zaman
kazandırır. Zaman en değerli kaynaklarımızdan biridir. Sonunda başarılı olunsa
bile tüm zamanı harcamamak gerekir.
Konu
hakkında bilgi sahibi olmak, araştırma yapmak, işin tekniklerini ve iyi
örneklerini incelemekte de yarar vardır.
Ortam,
başarıyı yükselten ya da düşüren etkenlerden biridir ama çoğu zaman gözden
kaçırılır. Ortam, hazır hâle getirilmeden çalışmaya başlamamak gerekir. Caydırıcılardan
arınmış bir ortam şarttır. Kendinizi kandıracaksanız sorun yok. Yani ben her
ortamda çalışırım diyenleri duyar gibiyim. Evet de başarılı olmak için günleri,
haftaları, yılları ve hatta ömrünüzü bu başarı için harcamaya gerek yoksa…
Başarı
için bir diğer etken de motivasyondur. Yüksek motivasyon yüksek başarı için
gereklidir. Bunun en üst sınırına tutku diyebiliriz. Tutku, başarıyı ateşleyen
ve onu sürekli canlı tutan en büyük etkendir.
Aşırı
kaygı, stres, sağlık bozukluğu, kötü beslenme, önceliklerin karışması,
alışkanlıklar başarıyı etkileyen diğer etmenlerdir. Ama biri var ki, o olmadan
neredeyse hepsi boş…
Odaklanmak
ve uzun süreli bunu sürdürebilmek başarının anahtarıdır. Aslında bu o kadar
bilindik ama bir o kadar da gözden kaçan bir şeydir ki atalarımızın bu konuda
da bir sözü olmuştur. Odaklanamayan, zamanı boşa geçirenler için atalarımız, “eli
işte, gözü oynaşta” demişler.
Buz
kalıplarını, beton blokları veya kiremitleri eliyle kıran birisinin eli, fiziksel
olarak farklı değildir. Ancak onun bunu yapabilmesinin en büyük sırrı odaklanma
becerisinde saklıdır.
İp
üstünde onlarca metre yürüyebilenler, bir sürü topu havaya atıp tutarak gösteri
yapan jonglörler gibi aşırı dikkat isteyen iş yapanlar için odaklanma
kaçınılmazdır.
Free
solo denilen ekipmansız kaya tırmanışı yapan Alex Honnold, 1600 metre dik
yamaçlara 3-3,5 saat süren tırmanışlar yaparken, odaklanmanın da en iyi
örneğini vermektedir. Yaptığı işte hata payı sıfır ve başarı da kaçınılmazdır.
Parmak uçları ile bulabildiği çatlaklara tutunarak tırmanışını sürdürürken
zihninde sadece yaptığı iş
bulunmaktadır. Hayatı pahasına
odaklanmak bu olsa gerek.
İşte
size başarının sırrı… Zihninizi boşaltabildiğiniz ve yaptığınız işe
odaklandığınız ölçüde başarılı olacaksınız ya da başarınızı arttıracaksınız.
Odaklanabilmek
için de ayıklamayı bilmek gerek.
Çevrenizi, ortamınızı, zihninizi dikkatinizi bozacak caydırıcılardan ayıklamak
şart…
Caydırıcılar;
etrafın dağınıklığı, çağımızın elektronik uyuşturucu üçlüsü (televizyon,
bilgisayar, telefon), müzik, insanlar, hayvanlar, sesler, sıcaklık, ışık azlığı
ya da çokluğu gibi birçok etkendir.
Bu
yazıyı “odaklanarak” okuyanların bundan sonra başarı için işlerine daha farklı
bakacaklarını umuyorum.
Sonrası
“başarı”…
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder