Medeniyetlerin
beşiği olmuş Mezopotamya’da bu beşik tarih boyunca sürekli sallanmış ve
insanlar mışıl mışıl uyutulmuştur. Demek ki uygarlıklar geliştikçe
beşiklerin yapısı değişiyor ama işlevi hiç değişmiyormuş.
Uyumak insanın fıtratında olmalı!
Tarih
kitaplarından bugüne kadar ne okudunuz ve ne kadarı aklınızda kaldı
bilemem ama “Hamur abi” (Hammurabi) ismini hiç unutmamışsınızdır.
Bakınız işte “O” Hammurabi milleti nasıl uyuttu?..
“Muhterem
Hammurabi, yani “O”, Mezopotamya’nın bereketli topraklarına sahip olmak
için MÖ 1900’lü yıllarda harekete geçmiş ve kısa bir süre sonra da
Babil, Sümer ve Akkad’ın hâkimi olmuştur.
Onda
bulunan bu yayılmacı anlayışın temel nedeni gençliği mi, askerî dehası
mı yoksa “içgüdüsel bir dürtü” müydü ya da tümünün birleşimi miydi tam
olarak söylemek güç. Ancak daha fazla toprağa sahip olmak ve daha fazla
insana hükmetmenin karşı konulmaz bir istek olduğu tartışmasız bir
gerçektir.
İçgüdü,
hayvanların sahip olduğu bir özellik olsa da ve insanlarda bulunmasa da
“O” tür insanları diğerlerinden ayıran en belirgin özelliğin bu olduğu
söylenebilir.
Belli ki “O” da etkileyici bir karaktermiş. Ayrıca ona itaat eden
ve farklı kültürlerden oluşan halklara karşı saygılı olduğu da görece
olarak söylenebilir. Böylece aklını kullandığı, halkın üzerinde sadece
gücüyle değil yaklaşımlarıyla da saygı kazandığı ortaya çıkmıştır.
Anlayacağınız, gücü elde etmek ve elde tutmak için her yol mübah!
Başkent
Babil, hükümdarın bu noktadan itibaren her şeyi kontrol ettiği
krallığın siyasal, ekonomik, hukuki ve idari merkezi hâline gelmiştir.
“O”, komşularının kuzeydeki Asur kralları ve çoğunlukla Fırat’ın
ortalarında bulunan Mari krallarının topraklarını işgal etmeden önce
onlarla askerî ittifaklar gerçekleştirmiştir. Bir süre sonra da tüm
Mezopotamya’ya yayılan bir İmparatorluğun “O”su olmuştur.
Gücün
ahlaki kurallara uydurulduğu bir yapı içinde etkili olabileceğinin
bilincinde olan “O”, kendisini ülkeyi düzenlemek için tanrı tarafından
seçilmiş ve “dünya üzerinde adaleti sağlayan” hükümdar olarak
tanımlamıştır.
Her zaman tutan bir taktik! Macera arama, daya sırtını Tanrı’ya…
Aslına
bakacak olursanız “O” bir mucittir. Kanunu bulmuş ve en çok hukuk
yasalarıyla tanınmıştır. Nereden biliyoruz? Bakınız 2,25 m
yüksekliğindeki stel... Dikili taş.
20.
yüzyılın başlarında Fransız kazı ekibince Susa’da ortaya çıkartılmış
stelin yuvarlak tepesinde (üçte biri boyunda) “kraliyet töreni” rölyef
olarak resmedilmiştir.
“O”,
omzundan ışıklar saçarak tahtta oturan, başına yüksek, çok boynuzlu
tacını takmış tanrı Şamaş’ın huzurunda saygıyla durmaktadır. Hemen
altında özenle yazılmış, uzun bir ön sözde ve ilahi tarzındaki son sözde
toparlanmış yasalar sıralanır.
Gerçekten
adalet dağıttı mı yoksa bunu halkın üzerinde etki yaratmak için mi
kullandı emin değilim ama içimden bir ses “adalet bahane, hükmetmek
şahane” diyor.
“Onların”
toplumun hayallerini süslemesi, onlara duymak istediklerini söylemeleri
beklendik bir hükmeden davranışı olarak kabul edilebilir. En azından
tarih, buna benzer birçok yaşanmışlığa tanıklık etmiştir ve etmeye devam
etmektedir.
Anlaşılan
o ki, “O” da halka duymak istediklerini söylemiştir. Üstelik o dönemde
köleliğin ve sınıfsal farklılıkların üst düzeyde yaşandığı düşünülecek
olursa en çok hayali kurulan konu adalet olmalıdır.
Akıllıca!
Ayrıca
adaleti dağıtıp dağıtmadığından çok, bunu nasıl sunduğu önemlidir. Algı
yönetiminin bu dönemde de ustaca kullanıldığı anlaşılmaktadır.
“Dünya üzerinde adaleti sağlayan hükümdar!”
Çok manidar!
Bir
kralın, üstelik yayılmacı bir kralın, kendini nasıl göstermeye
çalışırsa çalışsın, yönettiği toplumun sosyolojik yapısına bakılmalı.
Yani bir tarafta hizmet eden bir halk kitlesi ve diğer tarafta
çalışanların emekleri ile zenginleşen başka bir sınıf yaratılmışsa
buradan çıkacak sonuç bellidir. Kralın ya da ona itaat edenlerin
söyledikleri veya göstermeye çalıştıklarının gerçeği yansıtmadığı
ortadadır. O hâlde “O”nun halkın gözünde yarattığı şey bir illüzyondur.
Demek
ki neymiş, öyle höt zötle olmuyormuş. Zorbalıkta da yaratıcılık
gerekiyormuş. Buyurunuz, hem mucit hem de “sihirbaz” yeni “O”…
Ömer Orhan
Devam edecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder