Yaşamda
her şeyin bir değeri var. En değersiz kabul edilen “sıfır” bile kullanıldığı yere
göre sonsuz değer kazandırır.
İnsanın
tanımladığı ve belirlediği ölçülerdeki değerlerin tamamı ise görece… Susuzluktan
ölmek üzere olan biri için bir bardak su,
bir kilo altından değerlidir. Sağlığını
kaybeden, hayat boyu çabalayarak elde ettiği serveti tek kalemde gözden
çıkarabilir.
Yaşam
yanılgılarla doludur. İnsan, bu
yanılgıların üreticisi ve oluşturulan sarmalın mimarıdır.
Çoğu
zaman ne zekâsı ne aklı ne de deneyimleri onun doğru değerlendirme yapmasına
yeterli gelmez. Sürekli birilerinin saptadığı değerleri ölçü olarak kullanırken
yaşamını buna göre şekillendirir.
Elde
ettiklerinin hangisinin daha değerli olduğunu anlamaya çalışarak geçirilen bir
ömür…
“Değersiz”
birileri tarafından belirlenmiş “değerler”e sahip olmayı hedefleyerek gerçek
değerleri görmemek, görememek. Sorusuz ve sorgusuz kabul edilenlerin esiri olarak
bunu marifet saymak!
İnsan
ne yaparsa yapsın, yüreğini ve vicdanını kirletmeyecek!
Kendince değerli saydığı şeylere sahip olduğu için kibirlenmeyecek. Yaradılışında ona verilen ve onun yalnızlaşmasına
neden olan egosunu şişirmeyecek. Onu
zapturapt altında tutacak.
Akıllı
olduğunu iddia eden ancak bunu doğrulayan başka bir canlı türü olmayan insan
için var olmak, yok etmek anlamına gelmemeli. Doğaya ve diğer canlılara zarar
vermeyerek “temiz” üretimle yaşama katkı sağlamak amaç edinilmeli.
Anne
ve babalar çocuklarını hayata hazırlarken, acımasız yaşam koşulları söyleminden
mutlaka kurtulmalı. Önce kendileri yaşamı her yönüyle ele alarak hâlen
çözülememiş sırları ile onun ne denli inanılmaz bir dengeye sahip olduğunu
kavramalı. Acımasız olarak değerlendirilen yaşam, gerçekten böyle olsaydı,
milyonlarca yıldan beri üzerinde yaşadığımız dünya, varlığını bizlere sunmazdı.
Kimin acımasız ve dengesiz olduğunu
doğru olarak anlamak ve anlatmak, ebeveynlerin asıl sorumluluğudur.
Makam
ve mevkilerinin gücünü, elde ettikleri serveti, yüksek değer olarak gören
insanların “ekmeğine yağ sürmemek” gerekir. Bilinmeli ki bu insanlar yeterince yağlanmıştır. Üstelik bu “yağın”
kendilerinden başka kimseye de hayrı yoktur. Kimseye hayrı olmayanın da değeri
yoktur. Yaşam; emek, üretim, paylaşım, sevgi ve saygı üzerine kurulduğunda
değerlidir.
Bugün
hoş görülen her türlü bencil davranış, yarınlarımız için çok daha yalnız ve
“acımasız” günlerin de habercisidir.
Öğretim
süreçlerinde kuru ezber nedeniyle incelenemeyen ve özü kaçırılan yaşamla ilgili
konuların ne kadar değerli olduğunu bedel ödeyerek öğrenmek gerekecektir.
Özellikle, eğitimin arka plana
itilmesi ve sadece lafta önemseniyor görünmesinin ise ne tür ağır sonuçlar
doğuracağını kimse önceden kestiremez.
Evrensel
değerleri ve bu değerlere sahip çıkan insanları değerli kabul etmek çok daha
anlamlıdır. Kısacası, yalan söylemeyen, riyakârlık ve yalakalık yapmayan, tüm
canlılara saygılı, üreten, emeği kutsal sayan, sevgisini esirgemeyen,
paylaşımcı iyi insan olmak
değerlidir.
Sadece
kendi çıkarı için yaşayan “değersiz”lerin gözünde “değersiz” olmak da ayrı bir
onur olarak kabul edilebilir.
Unutulmamalı
ki eğitimde en önemli yöntem örnek
olmaktır.
Onurlu
ve iyi insan olmayı öğrendikten
sonra çocuklara önce bunu öğretelim ve örnek olalım ki geleceğimiz değerli
olsun.
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder