Yaşam
tercihlerle doludur, seç seçebildiğin kadar. Sağlığın
elverdiğince, paran ve gücün yettiğince seç! Seçme şansın olduğu sürece seç…
Şans
mıdır seçebilmek?
Şanstır
ve kiminin şansı çok olur, kimininse az.
Hayatta
herkes bir şeyleri tercih etme durumu ile karşı karşıya kalır. Her tercih bir yoldur ve girilen her yol, diğer yolun belki de sonlandırıcısıdır.
Yemek-yememek,
gitmek-gitmemek, çalışmak-çalışmamak, okumak-okumamak, almak-almamak, vermek-vermemek,
konuşmak-konuşmamak, dinlemek-dinlememek gibi basit gibi görünen o kadar çok
tercih kullanıyoruz ki, bir düşünün.
Basit
gibi görünen tercihlerimizin sonuçlarının tüm hayatımızı etkileyebileceği
gerçeğini ise çoğunlukla görmezden geliyoruz.
Konuşurken
düşünmüyor, ilk aklımıza geleni söyleyiveriyoruz.
Hay,
dilimi eşek arısı soksun! İyi de sen boşboğazsın diye zavallı arının günahı ne?
Peki,
nasıl oluyor da oluyor?
Neye
göre ve nasıl seçiyoruz?
Tercihlerimizi,
ne ya da neler etkiliyor?
Her şeyin
birbirini etkilediği gibi şartlar, doğal koşullar, alışkanlıklar, inançlar,
değerler, toplum baskısı, açlık, tokluk, para, makam gibi birçok etken
tercihlerimizde rol oynuyor.
Uzmanlar,
gıda alış verişine aç gidilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Açken onu da
alayım bunu da alayım, canım çekti şunu da alayım… Mide doymayınca göz de
doymuyor kısacası. Allah önce gözümüzü doyursun!
Doymaz
o göz, doymaz.
Bakınız tarihimiz gözü de gönlü de
doymamışlarla doludur.
Kimi
cebini doldurur, kimi aklını, kimi egosunu doldurur, kimi de vicdanını…
Nasıl
ki düşünmek, aklını kullanmak, yürekli ve saygılı olmak bir tercihse; cehalet,
aptallık, kötülük ve saygısızlık da bir tercihtir. Ve evet, yaşam tercihlerle doludur.
Gençken
en masum ve tolere edilen hatalı tercihlerin bedelleri yapışır insana, alışkanlığı
olur. Kurtulamazsa davranışı, beceremezse karakteri, sonu ise hüsran olur.
Yöneticiler,
sürekli kendine boyun eğen, söylediklerini koşulsuz kabul edenlerle çalışmayı tercih ederse, bir adım ileri gidemeyeceği
gibi işini de ilerletemez.
Eşler
birbirini anlamak için dinlemek yerine bir fazla söylemeyi tercih ederse saygı da biter.
Ebeveynler,
sadece para kazanmayı, zengin olmayı, kariyer yapmayı, makamı hatta en yükseğe
çıkmayı tercih eder ve hedeflerse,
salt sahip olma dürtüsüyle belki de bir proje olarak gördükleri çocukları
ikinci planda kalır. Çocukları ve gençleri ikinci planda bırakmak yanlış tercih olur ve sonuçta yanlış
tercihler yapacak başka bir insan yaratılır.
Bu arada kazanılan tüm servet de yanlış tercihlerin bedeli olarak harcanacak ya
da lezzetsiz bir yaşam içinde bir işe yaramayacaktır.
Tüm
hayatımız boyunca araçlar amaç, amaçlar araç olursa o tercihin yanlış olduğu
gerçeği ile bir gün mutlaka yüzleşilir ki sonunda da iş işten geçmiş olur.
Kişiler
için böyle olan durum ülkeler için de aynıdır. Aynı ideale inanabilen ve üreten
toplumlar yükselirken, borç alarak, çiçek, börtü böcek gibi süse gösterişe
harcayarak var olmayan algılar yaratmaya çalışanlar batar. Unutmayalım, batarken gemiyi önce fareler terk eder!
Hayat
seçim ve tercihlerle doludur. Atalarımız, “Arkadaşı, adamı vezir de eder rezil de.”
derken tercih konusuna da bir gönderme yapmışlar. İyi de Allah muhafaza “adam
ya rezil vezir” olursa? Şeytanın
avukatlığını bırakarak böyle olmayacağını düşünelim!
Niyetin
ne olduğu ise tercihlerden kolaylıkla anlaşılır. Bunun için âlim olmaya da
medyum olmaya da gerek yoktur.
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder