Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, güncellenen öğretim programlarının tanıtım
toplantısında, 2017-2018 Eğitim Dönemi yeni müfredatını açıkladı. Bakan Yılmaz,
gelecek
nesillerin daha donanımlı olabilmesi için müfredatın
yenilenmesi ihtiyacının doğduğunu söyleyerek şunları kaydetti…
Özet:
Sadeleştirme ve içerik yoğunluğunun
azaltılmasının ön planda tutulduğu müfredat değişiklikleri, ilk olarak
2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda 1, 5 ve 9’uncu sınıflarda uygulamaya
konulacak,
İzleme yapılarak ölçme değerlendirme
araçları belirlenecek,
2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı’nda ise tüm
sınıflarda ve tüm derslerde yeni müfredat çalışmaları devam edecek,
Dersler, müfredatların giriş bölümüne eklenen
“değerler eğitimi”ne göre işlenecek.
Sayın
Bakan, gelecek nesiller derken sanırım en az 2030-2050 ve sonrasını kastediyor
olmalı da, donanımı tam anlayamadım.
MÖ
535-475 yılları arasında Efes'te yaşamış Herakleitos “Değişmeyen tek şey değişimin
kendisidir.” demiş. Akıllı adammış vesselam! “Toprak” işte!
2500
yıl sonra bile meşalesinin taşınıyor olması ne hoş…
Okullar
kapalı ve öğretmenler tatilde olduğundan dersler bazında çok fazla konuşulan
konu yok ama ağustos ayı ortasında öğretmenler döndüğünde dananın kuyruğu
kopacak mı? Bakacağız…
Şu an
için en çok gündemde olan Darwin’in evrim teorisi…
Evrim
Teorisi, lise öğrencilerinin algılayamayacağı bir konu olarak görüldüğü için ve
akılları karışmasın diye müfredattan çıkartılmış! Aslında tümden çıkartılmamış
da üniversitede öğrenilmesi uygun görülmüş.
Hangi
üniversite? Hangi bölüm? O belli değil…
Düşünüyorum
da Evrim Teorisi’ni lisede okuduğumda bana karışık gelmemişti. Sakallı bir
adam, “İnsan maymundan türemiştir.” diyordu. Ne yalan söyleyeyim, o zamanın
kafasıyla çok üzerinde durmamıştım. 15 yaşında burnunun dibini bile göremeyen
bir ergen olarak çok da umurumda olmamıştı.
Sonra
mı? Maymundan gelmediğimize karar verdim çünkü maymunlar kadar bile aklımızı
kullanmadığımızı gördüm. Yok yok rahat olun, bu duruma göre maymundan
evrilmediğimiz “kesin”.
Aslına
bakacak olursanız bırakın çıkartmayı, dersler, bu ve benzer konularla
donatılmalı ki öğrencilerin merakını tetikleyecek bilimsel düşünce yapısı,
araştırma isteği ve becerileri kazandırılabilsin.
Bugünlerde
neredeyse bütün değerlerimiz tartışmaya açılmışken ve derslerin başına da
değerler eğitimi monte edilmişken, tam yerine rast gelmiş işte, anlat
öğrencilere…
Bakın çocuklar, biyoloji dersinde
gördüğünüz Evrim Teorisi var ya, adı üzerinde o bir teoridir diye.
Teori
ya da kuram ise “Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgidir.”
diye tanımını öğret. Anlat işte!
Bizim
görevimiz çocuklara haplar vermek, bilmelerini istediklerimizi öğretmek değil!
Eğitimin asıl amacı; çocukların ve gençlerin olabildiğince soran ve sorgulayan
insanlar olmalarının zeminini hazırlamak. Eğer eğitim sistemi bu şekilde
düzenlenmezse, sadece bizim bildiklerimizi bilen bir kitle yaratmış oluruz. Bu
da gelişimin önündeki en büyük engeldir.
Diğer
bir konu da evrim teorisinin öğrenilmesinin üniversiteye ertelenmiş olması ki MEB
ile YÖK arasında ders programları bazında bir eşgüdüm var mı? Yani ilkokuldan
başlayıp üniversiteyi de kapsayan bir müfredat bütünlüğü sağlanabilmiş mi ya da
sağlanabilecek mi?
Bizler,
k12 düzeyinde ve sadece bir okul içerisinde bile dikey bütünlük ve planlama
çalışmasında zorlanırken, nasıl oluyor da Türkiye genelinde ve bugüne kadar
daha benzeri gerçekleşmemiş iki büyük kurum arasında, böylesine bir eş güdüm
sağlansın. İnsan şüphe ediyor işte…
Ne
diyelim, olur inşallah…
Asıl
sorun şu ki, bu eş güdüm gerçekleşse bile ilkokul, ortaokul ve lisede gençlerin
merakı törpülendikten, bilimsel düşünce yapısı yok edildikten sonra maymunlar
dile gelse nafile…
Ömer
Orhan