25 Temmuz 2017 Salı

Müfredatlar değişti. Evrim Teorisi sizlere ömür…




Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, güncellenen öğretim programlarının tanıtım toplantısında, 2017-2018 Eğitim Dönemi yeni müfredatını açıkladı. Bakan Yılmaz, gelecek nesillerin daha donanımlı olabilmesi için müfredatın yenilenmesi ihtiyacının doğduğunu söyleyerek şunları kaydetti…

Özet: Sadeleştirme ve içerik yoğunluğunun azaltılmasının ön planda tutulduğu müfredat değişiklikleri, ilk olarak 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda 1, 5 ve 9’uncu sınıflarda uygulamaya konulacak, 

İzleme yapılarak ölçme değerlendirme araçları belirlenecek, 

2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı’nda ise tüm sınıflarda ve tüm derslerde yeni müfredat çalışmaları devam edecek,

Dersler, müfredatların giriş bölümüne eklenen “değerler eğitimi”ne göre işlenecek.

Sayın Bakan, gelecek nesiller derken sanırım en az 2030-2050 ve sonrasını kastediyor olmalı da, donanımı tam anlayamadım.

MÖ 535-475 yılları arasında Efes'te yaşamış Herakleitos “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” demiş. Akıllı adammış vesselam! “Toprak” işte! 

2500 yıl sonra bile meşalesinin taşınıyor olması ne hoş…

Okullar kapalı ve öğretmenler tatilde olduğundan dersler bazında çok fazla konuşulan konu yok ama ağustos ayı ortasında öğretmenler döndüğünde dananın kuyruğu kopacak mı? Bakacağız…

Şu an için en çok gündemde olan Darwin’in evrim teorisi…

Evrim Teorisi, lise öğrencilerinin algılayamayacağı bir konu olarak görüldüğü için ve akılları karışmasın diye müfredattan çıkartılmış! Aslında tümden çıkartılmamış da üniversitede öğrenilmesi uygun görülmüş. 

Hangi üniversite? Hangi bölüm? O belli değil…

Düşünüyorum da Evrim Teorisi’ni lisede okuduğumda bana karışık gelmemişti. Sakallı bir adam, “İnsan maymundan türemiştir.” diyordu. Ne yalan söyleyeyim, o zamanın kafasıyla çok üzerinde durmamıştım. 15 yaşında burnunun dibini bile göremeyen bir ergen olarak çok da umurumda olmamıştı. 

Sonra mı? Maymundan gelmediğimize karar verdim çünkü maymunlar kadar bile aklımızı kullanmadığımızı gördüm. Yok yok rahat olun, bu duruma göre maymundan evrilmediğimiz “kesin”. 

Aslına bakacak olursanız bırakın çıkartmayı, dersler, bu ve benzer konularla donatılmalı ki öğrencilerin merakını tetikleyecek bilimsel düşünce yapısı, araştırma isteği ve becerileri kazandırılabilsin.

Bugünlerde neredeyse bütün değerlerimiz tartışmaya açılmışken ve derslerin başına da değerler eğitimi monte edilmişken, tam yerine rast gelmiş işte, anlat öğrencilere…

Bakın çocuklar, biyoloji dersinde gördüğünüz Evrim Teorisi var ya, adı üzerinde o bir teoridir diye.

Teori ya da kuram ise “Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgidir.” diye tanımını öğret. Anlat işte!

Bizim görevimiz çocuklara haplar vermek, bilmelerini istediklerimizi öğretmek değil! Eğitimin asıl amacı; çocukların ve gençlerin olabildiğince soran ve sorgulayan insanlar olmalarının zeminini hazırlamak. Eğer eğitim sistemi bu şekilde düzenlenmezse, sadece bizim bildiklerimizi bilen bir kitle yaratmış oluruz. Bu da gelişimin önündeki en büyük engeldir.

Diğer bir konu da evrim teorisinin öğrenilmesinin üniversiteye ertelenmiş olması ki MEB ile YÖK arasında ders programları bazında bir eşgüdüm var mı? Yani ilkokuldan başlayıp üniversiteyi de kapsayan bir müfredat bütünlüğü sağlanabilmiş mi ya da sağlanabilecek mi?
 
Bizler, k12 düzeyinde ve sadece bir okul içerisinde bile dikey bütünlük ve planlama çalışmasında zorlanırken, nasıl oluyor da Türkiye genelinde ve bugüne kadar daha benzeri gerçekleşmemiş iki büyük kurum arasında, böylesine bir eş güdüm sağlansın. İnsan şüphe ediyor işte…

Ne diyelim, olur inşallah… 

Asıl sorun şu ki, bu eş güdüm gerçekleşse bile ilkokul, ortaokul ve lisede gençlerin merakı törpülendikten, bilimsel düşünce yapısı yok edildikten sonra maymunlar dile gelse nafile…


Ömer Orhan

8 Temmuz 2017 Cumartesi

A letter to Bill Gates...




Dear Bill,

Thanks to you, the world has reached an incredible place with regard to computers and technology. In the beginning, we had a hard time getting used to the mouse, but these days we feel rather comfortable with it, and we don’t know what we would do if it were not for the right click. Life has become so easy. Students, teachers, academicians, businessmen, designers, and housewives: everyone loves to “copy and paste.’’  

I am not sure whether you play the telephone game in your country, but we love to play this game nationally. We have a good laugh comparing what the first whisperer and the last say. This is very much like the copy-paste business. You never know what sort of changes take place between the original author and the one who copied it. Yet, we never laugh at this Bill, we love these short cuts. Bless you Bill, for saving us from “reading books” and “writing”.

Following the invention of the Internet, the weight has been off our minds as a family. Now I can find all the necessary information about my job, and I am able to prepare my presentations easily on the night before. Not that I know any of the people who also share the same information like me, but you can’t imagine how everyone is so generous and unselfish.

My wife now copies recipes from the Internet and prepares delicious dishes for us. As you can imagine, she is also in good spirits. She often expresses her gratitude to you. Although there is occasional confusion with the measurements, we have no real complaints. When I say confusion, this is actually a bit of an exaggeration; just things like adding salt to the rice pudding. She apparently made a mistake when copying the recipe. This is normal, Bill. My wife feels so relaxed now, because she doesn’t have to worry about what to cook anymore. This has also comforted the whole family. 

By the way, your children have grown up. How wonderful! My son is in 6th grade and he brings home a lot of research homework. It wouldn’t be wrong to say that my wife and I have started school again. Did you know that they now call homework ‘performance’? 

Do you remember Bill, the old days, how much effort we made to complete assignments? We used to go to libraries, read books, conduct research and come up with a few pages of summary. Those were difficult times. You liked reading though. In the end you have built a giant technology empire with limited resources of those days and became one of the wealthiest men in the world. I wonder what you would do if you were a student in today’s conditions.

Yes, Bill, they have changed the name for homework; it is ‘performance task’ now. However, it feels like it is not my son’s performance, but mine that is measured. I don’t quite understand how, but the rascal is quite self-indulgent, so I’m trying to help him out a little. It takes about 15 minutes for us to reach the information and complete the task, or a maximum of half an hour, if pictures are required. 

May God bless you, Bill! Believe me, we all pray for you. Our lives have become so easy and we have a lot more free time. This is so good; I can watch more football games, and my wife is on Facebook all day sharing ideas, pictures and other things with her friends. She has become a genuine philosopher. I have no idea where she gets all those words from, but she has improved herself tremendously. She sometimes shares cooking photos, as well, although she hasn’t tried any of those dishes yet I believe that we will be tasting them very shortly. They look magnificent!

My son is also happy, too, when assignments are completed quickly. He disappears into his room in the evening. We see neither hide nor hair of him. This computer thing has done him good. The other day I was curious about what he was up to. He was apparently playing a war strategy game. I think he will become a bureaucrat and become a vital part of our country’s foreign affairs office. I was, in fact, a little tense when I heard that it was a war game. I was afraid that he would learn about violence, but then I was relieved when he said, “No Dad, we don’t actually kill.’’

Bill, we are grateful to you for the change you have made in our lives.  We are certainly proud of your achievements. Our family has adopted your famous quote ‘’I always select the lazy ones for the hardest tasks because they always solve the most difficult problem with the simplest methods.’’ Now that we have become idle enough, we are waiting for your phone call.

With love

Your friend,
Ömer Orhan

5 Temmuz 2017 Çarşamba

TEOG'da on binlerce birinci ve ikinci… Peki, hangi okul?




Yeni kayıt dönemi ve kafalar yine çok karışık. Çocuklar çok farkında olmasa da veliler bir o yana bir bu yana savrulacak gibi görünüyor. 
 
17.000 TEOG birincisi… Bu kadar birinci olunca ikincilerin esamesi bile okunmuyor ama en az bir 40.000 kişi de ikinci var mıdır? Ee vardır… Peki, üçüncüler? Dördüncüler? Beşinciler? Aralarında kaç soru fark vardır ki?..

Olan yine ergenliğin zirvesindeki çocuklara oluyor.

-       Ben sana daha çok çalış demedim mi?

-       Bak bir soru daha yapsaydın, bilmem kaç puan alacaktın!

-       Bilmem kimin çocuğu bilmem kaç puan almış…

-       Bilmem hangi okul herkese yüz vermiş…

Ahh vahlarla dolu cümleler ve çocukların başarısını değil de başarısızlığını tescil edecek konuşmalar.

Yapılan açıklamalara göre TEOG sınav değil bir sistemmiş. Ülkemizde var olan sınav sistemini kaldırmak için niyet güzel de sonuç değişmediği gibi işler daha karmaşık bir hâl almaya başladı. 

Değişen?..

Çocukların ders ortalamalarının yükseltilmesi için velilerin okullara yüklenmeye başlaması.
Sonuç; hormonlu puanlar…

Kamuoyunun yarattığı baskıya önce ortaokullar direnemedi şimdi de merkezî ortak sınav TEOG ile on binlerce “başarılı” çocuk imajı yaratıldı.

Hak edilmeyen notların alınması ile her şeyin mübah olduğu kültürü yerleşmeye, adam sendecilik, “ne olacakmış ki” kabul görmeye başladı. İnsanlar çocuklarının daha iyi öğrenim alabilmesi için karakteri oluşturan birçok özellikten taviz vermeyi öğrendi.

Ne için?

Daha iyi eğitim ve okul için…

Japonya’da çocukların okullarını temizlemeleri, yemek dağıtmaları, bulaşık yıkamalarını gıpta ile beğenen anne ve babalar iş kendi çocuklarına gelince benzer uygulamalar için gurur kırıcı olduğunu söylüyor.

Okulların ölçme değerlendirme sistemlerinin tartışmaya açılması ve eleştirilmesinin sonuçları ağır olacaktır. 

Yıllarca, eğitimin insan hayatında ne denli önemli olduğunu anlatmaya çalıştım. Hak, adalet, eşitlik gibi kavramları insanlar nerede öğrenecek? Evlilik programlarından değil herhalde… Hipermarketlerde de satılmadığına göre veya ithal de edilemeyeceği için yine görev eğitimcilere ve yetkililere düşüyor.

Gelelim alınan puanlara göre en iyi okula yerleşmeye…

Anadolu liselerinin eski kadrolarına sahip olmadığını biliyoruz. Artık çoktan marka okul olmaktan uzaklaşmaya başladılar.

Fen liseleri, fen derslerinin ağırlıklı işlendiği Türkçe müfredatlı okullar. Ayrıca henüz 13 yaşındaki bir çocuğun mutlaka mühendis ya da tıp okuyacağı gibi bir karar vermesi bekleniyor olması da iyi düşünülmesi gereken bir konu.

Ülkemize kaçarak ekmek parası için gelen siyahiler bile Fransızca ve İngilizce biliyorlar. Biz ise Anadolu liselerinin Türkçe öğrenime geçmesiyle yabancı dil öğrenimini yine rafa kaldırdık.

Yabancı dille öğretim yapmayı sürdüren yabancı okullar krem dö la krem (creme de la creme) öğrenci almanın telaşında. Elbette bu yıl da bahçelerinde öğrenci velileri sabahlayacak gibi görünüyor. Bana göre bu yıl taban puanları “tavan” olacak. Bakalım başarı burslarının tabanı ne olacak? Bu okulların web sitelerinden yapacakları açıklamaların takip edilmesini öneriyorum.

Hâlen yabancı dille öğretim yapan özel okulların da şansının birkaç yıl daha yüksek olacağını düşünüyorum. Özellikle çağdaş eğitim anlayışını benimsemiş okullar yine çok tercih edilecektir. Aslına bakacak olursanız devletin özel okulları teşvik etmesinin de etkisiyle özel okullar bu yıl da öğrenci bulmakta zorlanmayacaktır.

Okullara birkaç soru…

Yabancı dil öğretimi konusunda neler yapılıyor? Göstergeler ve sonuçlar nelerdir? Dil öğrenimini destekleyici hangi çalışmalar yapılıyor? Örnekler?

Özellikle başarı burslu veya yüzde 1’lik dilimden alınmış öğrencilerin sonuçları nelerdir? Sanırım bu tür öğrencilerin liseden mezun olduklarında da başarıları devam etmiş olmalıdır değil mi?

Kadro ne sıklıkta değişiyor? Öğretmenlerin mezuniyetleri ve deneyimleri?

Ders dışı çalışmalar nelerdir? Her öğrenciyi kapsayan çalışmalar var mı?

Rehberlik servisi çalışmaları nelerdir?

Spor ve sanat çalışmaları ne yoğunlukta yapılmaktadır?

Millî Eğitim Bakanlığınca 30 Haziran´da yerleştirmeye esas puanların açıklanmasının ardından 14-24 Temmuz arasında liselere tercihler alınacak. Ortak sınavlarının tamamını veya bir kısmını kullanan özel okulların kayıt işlemleri ise 30 Haziran-13 Temmuz´da yapılacak. Liselere yerleştirme sonuçları, 11 Ağustos´ta ilan edilecek.
Bundan sonra elbette iş bitmiyor, kayıt yaptıramamış olanlar yani Anadolu lisesine kayıt olanlar ya da merkezî sistemle bir liseye yerleştirilmiş olanlar için nakil süreci devam edecek. Elbette okulların kontenjan açığı ve puan durumuna göre kayıt şansı yine bulunmakta.
Yerleştirme işlemleri sonucunda öğrencilerin öğrenim görmeye hak kazandıkları okullar belirlenmiş olup, kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapılacak. "Özel okula kayıt yaptıracağım, tercih yapmayacağım." butonunu işaretlediği hâlde 15 Eylül 2017´ye kadar herhangi bir okula kaydını yaptırmayan öğrencinin yerleştirilmesi, bu tarihten itibaren açık ortaöğretim kurumlarına yapılacak.

Doğru soruların sorulmasıyla başlayacak olan süreçte tüm öğrencilere gönüllerince eğitim alacakları bir okul dilerim.

Ömer Orhan