İnsanları
kategorize etmeye bayılıyoruz. Diline, dinine, rengine, milletine, mezhebine,
osuna, busuna göre...
Son
on küsur yıldır baktık ki bu kesmiyor, işi toptan halletmek için kolları
sıvadık ve kuşakları adlandırır olduk.
Başlangıç,
İkinci Dünya Savaşı sonrası, öncesi yok -sanırım gerek de yok- ölen öldü, kalan
sağlar bizimdir. X, Y, Z kuşakları… Ne kadar bilimsel olduğunun tartışılması
gereken ayrı bir sosyolojik konu ve toptan bir nesli etiketleyen anlayışın
daniskası!
“Bu
zamaneler böyle işte…”
“Bizim
zamanımızda bilmem ne vardı…”
“Telefonla
görüşmek için saatlerce numara bağlansın diye beklerdik. Şimdi bir karış
çocuğun elinde telefon…”
Bir
kuşağın üstünlüğü, doğruluğu, eğriliği gibi büyük laflara gerek yok. Çünkü yıllar
geçtikçe şartlar da değişiyor. Kolaycılığa kaçmadan biraz daha samimi bakalım.
Diğer
kuşakları beğenmeyerek kendi kuşağını merak edenlere ön bilgi:
1946-1964
arasında doğanların bir harfi yok, üzgünüm. Onlara İkinci Dünya Savaşı sonrası
kuşak -Baby Boomers- deniyor.
1965-1980
arası doğanlar “X” kuşağı,
1981-2000
arası doğanlar “Y” kuşağı,
2001-2017
arası doğanlar “Z” kuşağı.
Kuşakları
adlandıranlar ileriyi görememişler, sondan başlamışlar. Ne olacak şimdi,
alfabede harf bitti. Harf bitti ama söz bitmedi, teknolojinin içinde doğan gelecek
kuşak için isim hazır bile: “Alpha / Alfa”; Yunan alfabesinin birinci harfi. Bu
sefer akıllanılmış ve baştan başlanmış ama umarım Dünya, daha sonraki kuşaklara
ad koyacak kadar yaşanılır bir yer olarak kalır.
İsim
bulmak kolay ama insanları anlaştırmak her kuşak için zor. Kuşak çatışması ya
da anlaşılamama durumları her zaman
olmuştur. Bu yeni bir şey değil anlayacağınız…
Kuşaklar
değişse de bazı şeyler hiç değişmez. Örneğin, üreten, yardımsever, sözünün eri,
mert ve iyi insanlar her kuşakta olduğu gibi sadece tüketen, bencil, kaypak,
yalaka ve kötü insanlar da her kuşağın içinde vardır. Yani “Z” kuşağının hepsi
“ne oldum delisi” ya da “X” kuşaktakilerin tamamı “sütten çıkmış ak kaşık”
değildir.
Demek
ki neymiş?.. Öyle “cinyıs” olmaya, oturup kafa patlatıp, kuşaklara isim koymaya
gerek yokmuş. Alın size yüzyıllar geçse de değişmeyecek iki kuşak.
Adam
gibi adamların kuşağı “A” ile her
devrin insanı olmak için özel çaba sarf edenlerin kuşağı “TÜUU”…
Bence
olayın özü bu!
Her
devrin insanı olmak! “Giden ağam, gelen paşam”cılar yani “bana dokunmayan yılan
bin yıl yaşasın”cılar…
Fazla
söze ne hacet, bu bir mide ve hazım
meselesidir. Midesi kaldırana da afiyet olsun. Bence sorun yok.
Gelgelelim
meydanı boş bulduğunda atıp tutan, mangalda kül bırakmayan bu şark kurnazlarına
dikkat etmek lazımdır. Bunlar her iş yerinde, her meslek grubunda ve toplumun
her köşesinde yuvalanabilirler. Görevleri çok bellidir ve binlerce yıldan beri
hiç değişmemiştir. Günü kurtarmak ve çıkarları için her şeyi yapmak. Her şeyi
yapması ise marifetinden değil midesinin hazmından gelir. İnansa da yapar,
inanmasa da…
Bakın
gördünüz mü bu kuşak işleri hiç de o kadar karmaşık değilmiş. Alın size iki
kuşak…
“A”
kuşağı
“TÜUU”
kuşağı…
Özet: Sizin adamınız olduğunu söyleyen
kişi, emin olun sizden önce de birinin adamı olmuştur. Ve hiç şüphe yok ki
sizden sonra da birinin adamı olacaktır. Kendi olamayandan, kimseye hayır
gelmez!
En
iyisi frekansı değiştirmek çünkü “sahibinin sesi radyosu”nun ne diyeceği bellidir.
Ömer
Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder